Öncelikle belirtmek isterim ki 28 Mayıs seçimleri Türkiye'nin beş yıllık kaderini belirleyecek seçimdir.
Bu seçimde çağrım YSK’yadır.
Özellikle çok beğendiğim bir uygulama olan "telefonla oy kullanma kabinine girme yasağı" yerinde bir karardı.
Fakat bu konuda denetim sıkı olmadığı için bu yasak maalesef birçok kişi tarafından delindi.
Bu denetimin daha da dikkatli ve katı bir kural olarak uygulanması lazımdır. Gerekirse emniyetten de destek alınmalıdır.
Aksi durumda demokrasiye hiçte uygun olmayan baskı ve yıldırma ile zorla oy kullandırma ve bunu ispat etmek kaydıyla görüntü istendiği iddia edilmektedir.
Özellikle Adana Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan işçilerin, CHP’li belediye yetkilileri tarafından, kimliğinizi de yanına koyarak fotoğraflayıp oyunuzu cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na ve milletvekili seçiminde CHP’ye vereceksiniz aksi durumda işten çıkarılacaksınız iddiası ile çalkalanıyor.
Bu iddia doğru ise demokrasi adına utanç verici bir durum olmakla beraber bir o kadar da düşündürücü bir durumdur.
Kaldı ki yerel bir belediyede iktidarken personele yapılan bunca baskı ortadadır.
Acaba Türkiye’de cumhurbaşkanlığını ele geçirdiklerinde ne tür baskılarla karşı karşıya kalırız demeden geçemeyeceğim.
İddialar doğruysa bu bir diktatörlüğün provasıdır.
Startı da Adana'da verilmiş olur.
Elbette aklıselim vatandaş bu vaziyeti görmektedir ve buna göre de sandıkta tedbirini alacaktır.
Fakat belediyelerdeki personel için aynı şeyi söyleyemem.
Eğer önlem alınmazsa işinden ekmeğinden olmamak için istemeyerek, baskıyla veya korkutularak CHP’ye oy vermeye zorlanacaktır.
Tabi diğer büyükşehir belediyelerinde ne tür bir baskının olduğu bilinmemektedir.
Bu nahoş durumun önlemini almakta devletin yetkili kurumlarına düşmektedir.
Her seçmen seçimini yapmakta hürdür.
Demokrasinin de gereği budur.
Hiç kimse herhangi birinin özgür iradesini ipotek altına alamaz
Bugün mevcut iktidar CHP’li belediyenin yaptığı baskıyı yapsa muhalefet partileri tabiri caizse kıyameti koparır. Ki koparmalıdır da!
Çünkü bu durum tam anlamıyla diktatörlüktür.
Fakat siz yaptınız mı sorun yok başkası yaparsa diktatör derseniz eylemle söylem bir olmaz.
Bu kavram kargaşası sizi bir yirmi yıl daha iktidar yapmaz.
Baskıyla, yıldırmayla veya tehditle bir yere varılmayacağını sn. Recep Tayyip Erdoğan’dan ve cumhur ittifakı bileşenlerinden öğreneceksiniz.
Tabi iktidar olmak isterseniz.
Adana Büyükşehir Belediyesi’nde skandal bitmez.
Yine bir çalışan sanırım ağababalarına yaranmak için vicdanını bir kenara bırakarak depremzedelere hakaret etmiş.
Kaldı ki yaptıkları yardımlar devletin parasıyla yapılan yardımlar.
Devletin kasasındaki para depremzedelerin analarının ak sütü kadar helaldir.
Milletin bekası için kullanılan hiçbir harcama başa kakılamaz!
Bilemiyorum kendi kişisel hesaplarından ne kadar yardım yaptıklarını lakin anlaşılan paşanın parasıyla ağalık yapan bir Zeydan Karalar ekibi var.
Unutulmamalı ki Recep Tayip ERDOĞAN öncesi belediyelere yapılan ödenekler ile ERDOĞAN döneminde yapılan ödenekler arasındaki farka bakıldığında anlarsınız.
Paşanın kim, ağanın kim olduğuna…
Fakat çakma ağalıkta zor iş!
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com