Buruşan Avuçtaki İz

Kayıt Tarihi: 05 May 2021 Yazar: Merve Nur Uçar

Fotoğraf ve resim, ışık yardımı ile iz bırakmaktır geleceğe.

Bazen bir makina ya da kâğıt ve kalem kâfidir o anı resmetmeye.

 

Neden duvara asarız resimleri?

Gönül denilen hanede öyle yüce yerde kalmıştır ki biz buna duvar deriz.

Gönlün duvarı!

 

Geçmişin tozunu alırız, sehpanın üzerinde ki çerçeveye sığan ama hayallere sığmayıp taşan izlerin.

 

Alelacele tencereyi ocağa koyup buzdolabına yönelirsin. Bir magnet ile dolaba yapıştırdığın, evinin nimetlerini görür onlara aşk, sevgi ve muhabbetle ile bir nimet hazırlarsın. Her ne kadar onlar kadar nimet olamasalar da.

 

Birde el ayak çekilince gıcırdayan çekmeceden, sararmış! Beyaz örtülere sarılı sır izleri çıkarırız usulca. Okşarız, önce dökülen damlayı sonra izi.

 

Ve bir gün gelir sende bende bizde şu dünyada bir karede de olsa iz bırakmak isteriz.

Bir gün gelir kutulara konulur kaldırılır izler.

Ta ki kutudaki kişi büyük kutu denilen tabuta  konulana kadar.

 

Elini sol cebine atar, önce kalbini duyar. Sonra kâğıda  sinen O'nun izini okşar.  Bir "ahh" çeker.

"Mezarında bir taş olamadım lakin sen benim gönül haneme bir toprak serptin. Toprağında zambaklar koktu sen bilemedin "der.

 

Şimdilerde izler teknolojinin ilerlemesi ile gönüllerde değil elimizdeki telefonlarda ya da bilgisayarlarda. Ama itiraf etmeliyim ki kitap kokusu gibi kâğıttaki iz dediğimiz resimler bile sevdiklerimiz kokuyor.

Bir gün bir buruşmuş avuçta sevgi muhabbet ile bakılıp dua edilen iz olma umudu ile...

 
Daha iyi bir kullanıcı deneyimi için tanımlama bilgileri kullanır. İzin verir misiniz?

Telefon: 0532 268 05 48

E-Mail: info@kilithaber.com