İnsanoğlu;
Var olduğu yer ve zamana değil, hayal kurduğu yere ait hisseder kendini.
Arafta kalır, "gerçek" ve "hayal" arasında.
Fakir arafta kalır rahat ve lüks hayatın...
Zengin arafta kalır mutluluk ve huzurun...
Hasta arafta kalır sağlık ve sıhhatin...
Öğrenci arafta kalır diplomanın...
Müşteri arafta kalır iki ayrı kıyafetin...
Hayatta arada sıkışıp kaldığımız
O kadar çok örnek var ki bu sadece birkaç örnek.
Araf deyince aklıma, tırtılın yaşam serüveni geliyor.
"Belki çirkin bir tırtıl olduğu zamanlarda güzel bir kelebek olmanın hayalini kuruyordu. Elinden gelen tek çaba ile kendine küçük bir dünya ördü. Ve biz buna ipek kozası deriz.
O ise Araf der; tırtıl ve kelebek olmanın arasında. Süreç tamamlandığında ve kendini hazır hissettiğinde gayret ve güç göstererek hayallerine kanat çırpar.
Ve bu hikâye tırtıllar için devam eder.
İnsanoğlu arada, yani arafta kaldığında kendine bir koza örmeli. Ve hayalleri gerçek olana kadar sabır, gayret ve illaki "ÇALIŞARAK" beklemeli ...
Kendi hayallerinin kozasını ören insanoğlu araftan hayale erişir.
Başkalarının etiketlediği insan ise kendi hayallerinin değil onların kozasını örer ve çıktığında kanatlarının olmadığını ikinci bir Araf ta olduğunu fark eder ve ömrü hep arafta geçer.
Araf miskin olmak değil gayret ve azimle çalışarak beklenen yerdir. Etiketlenmeye hal dili ile hayır deyip vizyon sahibi olmak.
Ya etiketlenen çirkin sürünen tırtılsın ya da vizyon sahibi kelebek...
"İki günü eşit olan ziyandadır " der, ilk öğretmenimiz efendimiz.
Bir gün tırtıl bir gün kelebek ol,
Ki! ziyanda olmayasın...
Kanatlarınızdan melekler öpsün.
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com