Herkes yaşar kimileri yaşamaz bir hikâye yazar.
Ardında bir hikâye bırakır,
Ve o hikâyenin altına imza atar; az ama öz söz ile!
Ya da erdemli davranışı ile veya bir sanat eseri bırakarak. Kısacası iyi insan olmak için çok şey yapmaya gerek yok. Fıtrata uygun deformasyona uğramamış "öz bir benlik".
Az ama öz dedik, mesela; deformasyona uğramamış bir iş ahlakı ile işi kurallarına göre yapmak; ehil olmak ya da ehil olana vermek.
Sadece bir iş diye düşünmemek lazım.
O işte kullanılan alet edevat malzeme hatta çalışan en iyi ve doğru şekilde temin edilmeli. İşi kurallarına göre yapmalı ahlaksızlık yapıp kuralları yok saymamalı.
"ÇALMAMALI"
Çünkü kurallar çiğnenince gökten başımıza belki taş yağmayacak, ama çatımızdaki taşlar çatırdayacak kısacası evimiz başımıza yıkılacak. İşi ehline vermeyince sıcak yuvalar mezar olacak.
Vitrine konulan ürünler baş döndürecek kadar güzel olacak ama kimse vitrinin arkasındaki mutfak kısmına bakmayacak.
Aldanacak insan!
O ihtişamlı hayatı inşa ettiği zemin deprem riski taşıyor mu? Binayı ayakta tutacak direkler yeterli mi? Yuvandan malzeme çalmışlar mı? Hiç sorduk mu bu soruları? Hayatımızı inşa ederken...
"SORDUK MU?"
Onlara izin verenlere, "SUS" payı senin ömür sermayenden ödendi.
Şimdi nemi olacak "KAHRAMANLAR" enkazın altında kalanları süzgeçten geçirir gibi çıkaracak.
Ya sonra? İşte her şey o zaman başlayacak.
Belki hikaye-miz yeni başlayacak.
Baş karakterlerin ruhları hala enkazın altında "KİMSE YOKMU" çığlıkları atacak.
Peki onları "DUYAN VAR MI?”
Bu nesil çok şey yaşadı-yaşattı. Yaş almadan genç yorgun ihtiyarlar oldu.
Bir deprem ile sadece yeni şehirler inşa etmeyeceğimizi, öz benliğimizi de fabrika ayarlarına getirip fıtratımıza dönmemiz gerektiği anlamış olmalıyız.
Kendisine bu günlerde çok ihtiyacımız olan efendimin tavsiyesi ile yeni başlayan hikâyeye bir virgül bırakalım.
"İŞİ EHLİNE VERİN".
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com