Çevremizdeki10 kişiden neredeyse 9’ u şöyle dert yakınır;
-Kocam beni sevmiyor..
-Karım beni sevmiyor...
-Çocuklarım beni sevmiyor...
-Patronum beni sevmiyor,
-Çalışma arkadaşlarım beni sevmiyor...
...
Böyle yakınanlara sorsam;
-Siz kendinizi seviyor musunuz?
Elinizi, ayağınızı, başınızı, kollarınızı, kaşınızı, gözünüzü, tipinizi, cinsiyetinizi seviyor musunuz?
Siz kendinizle barışık mısınız?
...
Galiba bir gurup insan:
-A bana şimdiye kadar kimse böyle bir soruyu sormamıştı...
Ne gereksiz, anlamsız bir soru diyecektir...
Başka bir gurup;
-Böyle soru sorulur mu canım? Kendimi neden sevmeyeyim ki, der…
Ama kendini sevmeden, özüyle arasına dağları koyarak, karamsar, kötümser, kendini, belki de cinsiyetini reddederek yaşamına devam edecektir...
...
Belki bin kişiden birisi de;
-Bu harika bir soru; şu ana kadar kendimi sevip sevmediğimi düşünmemiştim..
Kimse böyle bir şey sormamıştı; bu sorunun yanıtını veriyorum;
Ben kendimi hep sevmişim; cinsiyetimle gurur duymuşum... Tipimden hoşnut olarak yaşamışım... Bu soru için teşekkür ederim, diyecektir...
...
Şunu somut olarak söyleyebiliriz;
-Siz sizi sevmeseniz, kimse sizi sevmeyecektir....
Siz kendinizi sevmedikçe, sevimli hale getirmedikçe, kendinize değer vermedikçe, kendinizi önemsemedikçe;
Kimse sevmeyecektir;
Buradan bakınca;
Ne eşinizin, ne çocuklarınızın, ne çalışma arkadaşlarınızın, ne de patronlarınızın sizi sevmemesinden yakınmaya hakkınız var...
Ama kendinizi sever, beğenir, sevilecek duruma getirmek için çaba harcarsanız; sevgi denilen sihirli duyguya ulaşıp yaşayabilirsiniz...
...
Unutmayın ki; hayat altın tepsi de sadece bir kez sunulan, altın bir fırsattır...
Yedeği ve tekrarı yoktur…
…
Bu sahnede şimdi sahip olduğumuz beden, cinsiyetimizle;
Başka bir ülkede, başka çağda ailede, başka bir cinsiyetle, yaşama şansımız bulunmuyor..
Bu eller, ayaklar, kafa, bacaklar, tip, cinsiyetinizle yaşamak zorundasınız...
Zaman isimli bu sonsuz okyanusta; bu neden isimli bu gemimizle yol almaktan başka seçeneğimiz yok...
MUTLULUĞUMUZ GİBİ, MUTSUZLUĞUMUZ DA kendi eserimizdir...
Fransız filozof MONTAİGNE diyor ki;
-Bedeniyle ruhu bir birine küs olanlara acırım...
Yaşam isimli bu serüvende; bedenimizle ruhumuzu barıştıracağız...
Bedenimizle ruhumuzu birbiriyle evlendireceğiz...
Kendimizle beşikten mezara kadar birlikteyiz...
Kusurlarımızı bağışlayacağız, Hatalarımızı düzelteceğiz,
Hastalığın da sağlığın da yaşamın kuralı olduğunu düşünüp kendimizle barışık sevgiyle yaşayacağız...
…
Kadınsa dünyanın en güzeli,
Erkekse dünyanın en yakışıklısı olması gerekmiyor...
Hatta dünyanın en çirkin insanı bile olsanız;
Kendinizi keşfetmeye çalışın...
İnsanın ne kadar büyük bir mucize olduğunu,
Özünüzün güzelliklere sahip olduğunu saptayacak ve şaşıracaksınız...
Ayrıca dünyada çirkin insan olduğuna inanmıyorum..
Dünyada kendisini keşfedemeyen, insanlar olduğunu biliyorum...
…
Bana göre her insandan bu evrende sadece bir tane vardır…
Her insan yıldızdır...
Bu anlayışa ulaşmanın yolu kendimizi sevmekten, değer vermekten, yüceltmekten geçer...
Mutluluk dediğiniz şey zaten kendimizi sevmekten, evrenle barış içinde yaşamaktan başka nedir ki?
…
Unutmayalım ki; başarılı insanlar, dahiler,
Devlet kuran büyük insanlar,
Kendini seven, özüyle barış içinde yaşayan; içindeki cevherini keşfederek yükseltenler arasından çıkmıştır...
Kural bundan sonra da değişmeyecektir...
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com