Devlet Bahçeli Google News

Sakin, sessiz duruşu ile ülkücü bir kimlik kazanmış, özel hayatı hakkında çok az şey bilinen siyasilerden biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hayat hikâyesidir…

1 tepki
  • 16 Ocak 2023
  • 0
Font size:
  • 01 Ocak 1948
  • 76

MHP’nin 40. yıl hesabı, püskevit ve daha pek çok söylemiyle ilgi çeken siyasi isimlerden biri Devlet Bahçeli. Özel hayatı hakkında çok az bilgi var. Sessiz, sakin ve sert görünümüyle tanıyoruz onu. Biyografisini yazarken anladım ki, çocukken de öyleymiş. Dünyaya bu mizaçla doğmuş, öyle de geçiyor sanki. Peki sade ve monoton yaşamında bir ülkücü kimliği edinen Bahçeli, bugüne dek hangi yollardan geçti? Ülkücü kimliğini nasıl kazandı? Nasıl bir çocuk, nasıl bir öğrenci, nasıl bir öğretim üyesiydi?

Bahçeli’nin yaşamında pek çok sorunun yanıtı için keyifli okumalar…

Çocukluğu

Devlet, 1 Ocak 1948’de, Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde, Samiye ve Salih Bahçeli çiftinin dört çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Salih Bey, Osmaniye’nin tanınmış çiftçi ve tüccarlarından biriydi. Babası, gördüğü bir rüyadan etkilenerek oğullarına, “Turan, Servet ve Devlet” isimlerini koymuştu. Bahçeli Ailesi, Fettahoğulları olarak tanınan geniş ve köklü bir Türkmen aileydi. Samiye Hanım, Salih Bey’in ilk eşinin ölümünden sonra evlendiği ikinci eşiydi ve Devlet’in, babasının ilk eşinden doğmuş 2 kardeşi daha vardı…

Devlet, ketum denecek kadar ciddi bakışlı, mesafesini hep koruyan, gösterişten uzak bir çocuktu. Bu tanımı, onun ilerleyen yaşamı için de yapmak mümkün olacaktı. Mesafeli duruşundan, coğrafyasının suretine bıraktığı ciddiyetten hiç uzaklaşmadı. Onun başarısında da, başarısızlığında da, hayatının her bir evresinde sessiz ve derinden yürüdüğü bir yolun izindeydi.

Bir yandan da varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Onun yaşamında yokluktan geliyor olmanın hikâyesi anlatılmayacaktı. Üniversiteye kadar hep özel okullarda eğitim gören Devlet, yıllar sonra siyasi camiada “kolejli” diye anılacaktı.

Onu, uzun siyasi bir yolculuk bekliyordu. Ciddi duruşu, yakasından düşürmediği kravatı ile bir siyasi yolculuk…

Eğitim hayatı

Devlet, eğitimine çocuk yaşını geçirdiği Osmaniye’de, 7 Ocak İlkokulu’nda başladı. Pekiyi derecisiyle bitirdiği ilkokulun ardından ortaokula geçtiğinde kolej yaşamı başladı. Kendisinden 3 yaş büyük abisi Servet ile Adana’da Özel Çukurova Koleji’nde yatılı okudu. Abisi yıllar sonra bugünlerden bahsederken Devlet’in bugünlerinden bir kareyi şöyle anlatacaktı: ’Öğrenciliğinde, okul müsamerelerinde ben mandolin çalardım, Devlet harmandalı oynardı

Her eğitim süreci dönemecinde yeni bir şehirde bir okula kaydoluyordu. Lise zamanı geldiğinde İstanbul’da akrabalarının yanına gitti. Emirgan Akgün Koleji’ne kaydolan Devlet, ikinci sınıfta kaydını Etiler’de bulunan Özel Ata Koleji’nde yeniledi. Buradan mezun oldu.

İstanbul’da otoriterliği ile ünlü 1. Ordu Komutanı Cemal Tural’ın eşi Suna Tural, Ata Koleji’ndeyken Edebiyat Öğretmeni idi. Devlet’e ilk milliyetçi kitaplarını tavsiye eden kişiydi…

Yükseköğrenimi için tercihini 1967’de, o zamanki adı ile “Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi”, şimdiki adı ile “Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden yana kullandı. Dış Ticaret Bölümü’nde eğitim alan Devlet, 1971’de mezuniyetini verdi.

Asistanlık sürecinde siyasi kariyeri de başladı

Devlet, çocukluğunu sol ideolojiye sahip ailesiyle geçirmişti. Babası Salih Bey, bir Cumhuriyet Halk Partili ve İsmet İnönü hayranıydı. Ancak Devlet, lisede öğretmeninin tavsiyesi ile milliyetçi kitaplar okumaya başlamıştı. 1967’de Ankara’da üniversiteye başladığında annesiyle birlikte yaşamaya başlamış. Siyasete de işte bu dönemde girmişti. Alparslan Türkeş’in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin seminerlerine katılıyor, Akademi’nin ülkücü gençleri ile arkadaşlık ediyordu.

Siyaset, onun damarlarına gireli çok olmuş gibiydi. Akademi, solcuların egemenliğindeydi ve Devlet Bahçeli, Ülkü Ocakları’nı kurdu. 1969’da, okulu solcuların elinden almak için ülkücülerle birlikte bir işgal eylemine öncülük ettiğinde henüz 21 yaşındaydı. 1970-1971 yıllarında Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Sekreteri olarak görevliydi. Aktif siyasi yaşamı devam ederken, akademi kariyerini de inşa etmeye başladı…

1971’deki mezuniyetinin ardından 1972’de, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ve buraya bağlı yüksekokullarda İktisat Bölümü’nde asistan olarak çalışmaya başladı. Öğrencilerle yakından ilgileniyordu. Ülkücülük ile bağı da elbette devam ediyordu. Ülkücü öğretim üyelerinin üniversitede kadrolaşması için özellikle çalışıyordu.

Ülkücü Maliyeciler ve İktisatçılar Derneği’nin kurucularından olan Bahçeli, Üniversite Akademi ve Yüksekokullar Asistanları Derneği’nin (ÜMİD-BİR) de kurucularındandı ve genel başkanlığını yürütüyordu. Bununla birlikte ÜNAY olarak anılan Üniversite Akademi ve Yüksekokulları Asistanlığı’nı da kurarak başkanlığını almıştı.

Bu yıllarda mahkeme kayıtlarına düşmüş tek vukuatı oldu. Bahçeli’nin beyaz bir Renault marka arabası vardı. 1978’de bu arabayı ülkücü gençlere ödünç vermişti ve daha sonra bagajdaki portakal sandığından 2 tüfek çıkmıştı. Konu, Adana MHP davasında gündeme geldi; ancak Bahçeli’nin ifadesi alınmadı.

Bir yandan da akademik kariyerine devam ediyordu. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktorasını İktisat üzerine yaptı. Burada bir olaydan daha bahsetmeli! 12 Eylül’de de hemen bütün siyasi dernekler kapatılırken Bahçeli’nin, Üniversite Akademi ve Yüksekokulları Asistanlığı Derneği’ne dokunulmamıştı. Ancak bununla birlikte üniversite, Bahçeli’nin doktora tezine vereceği danışman hocayı geciktirerek yoluna bir engel koymuştu. Bahçeli, tezini 10 yılda tamamlayacaktı…

Bahçeli, 1987’ye kadar  Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Politikası Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak yer almaya devam etti. Artık “Doktor” unvanını alan Bahçeli, bu süreçte Türk Tarihi ve Dış Politika, Türkiye ve Dünya Ekonomisi konuları üzerine de araştırmalar yaptı.

Bahçeli, bu zamanlarında da saç tıraşını alnını ve ensesini açık bırakacak şekilde oluyordu. Nedenini ise şöyle açıklıyordu: ’Alnınız açık olsun ki övülecek bir iş yaptığınızda alnınızdan öpsünler; enseniz açık olsun ki kötü bir şey yaptığınızda şaplağı vursunlar.

Türkeş göreve çağırınca üniversiteden istifa etti

1980 Darbesi’nin ardından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Ülkücü kuruluşların yöneticileri ile mensupları cezaevine girmişti. Bahçeli, süregelen davalarda, onların her platformda savunulması için çalıştı. Bu çabası dikkatinden kaçmayan MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Bahçeli’yi göreve çağırdı. Bahçeli, bu çağrı üzerine 17 Nisan 1987’de üniversitedeki öğretim üyeliği görevinden istifa etti. 19 Nisan’da gerçekleştirilen Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Kurultayı’nda parti yönetimine seçilen Bahçeli, Genel Sekreterlik görevini üstlendi.

Bahçeli, MÇP ve MHP yönetim kadrolarındaki görevlerini uzun yıllar yürüttü. Buralarda çeşitli zamanlarda Genel Sekreter, Genel Başkan Yardımcısı, Merkez Yürütme Kurulu Üyesi, Merkez Karar Kurulu Üyesi, Genel Başkan Başdanışmanı olarak bulundu.

Sağlam, istikrarlı ve başarılı adımları, onu MHP Genel Başkanlığı’na taşıyacaktı…

Evliliğe hazırlandı; ama hiç evlenmedi

12 Eylül döneminin yıllarıydı. Bahçeli, üniversitedeki ülkücü arkadaşları ile birlikte MHP’nin Akademisyenler Grubu gibi çalışıyorlardı. Bu süreçte Hamle ve Töre adını verdikleri dergileri çıkardılar. Siyasi faaliyetlerin yasaklandığı süreçte Bahçeli, bir ev aldı ve içini evlenmeye hazır bir şekilde döşedi. Evlenmeye hazırlanıyordu; ama bir eksik vardı tabii. Üniversiteden bir arkadaşına şöyle demişti:

“Ev hazır, şimdi içine bir hanımefendi bulmak kaldı.”

Ancak bir hanımefendi o eve hiç gelemedi. Bahçeli, memleket meselelerine kaptırdığı gönlünde bu perdeyi hep ertelemek zorunda kaldı…

Tabii bu da bir tercihti. Bahçeli, hayatının her alanında önceliğini memleket olarak belirlemişti. Can Dündar’ın yaptığı bir araştırmada, Akademi’den arkadaşı Rıza Ayhan yazları çadırla tatile çıktıklarında dahi Bahçeli’nin köylülerle memleket meseleleri üzerine sohbet etmekten tatil yapamadan geri döndüklerini anlatıyordu örneğin. Bahçeli, bu durumu “Tatilin iyisi böyle olur.” diye özetliyordu…

Hal böyle olunca Bahçeli, özel hayatında da yalnız bir yaşamı tercih etmişti…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli

MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997’de kalp krizi sonrası Ankara’da hayata gözlerini kapadı. Bu olayın ardından 18 Mayıs’ta Milliyetçi Hareket Partisi Olağanüstü Kongresi, genel başkanlık seçimi için gerçekleşti. Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında bir yarış ile geçti.

İlk turda Türkeş 412, Bahçeli 359 oy aldı. Bununla birlikte Ramiz Ongun 231, Enis Öksüz 104, Muharrem Şimşek 80, İbrahim Çiftçi de 13 oy almıştı. Kurultayın ilerleyen saatlerinde Türkeş dışındaki tüm adaylar, Bahçeli lehine çekilmeye karar verdi. Ayrıca ülkücüler arasında da kavga çıktı. Böylece kongre ertelendi.

6 Temmuz’da olağanüstü kongre toplandı. Bu kez Bahçeli ve Türkeş arasında bir tercihin oylaması yapıldı. Seçim sonucunda Bahçeli 697, Türkeş 487 oy aldı. Bahçeli, MHP Genel Başkanı seçildi…

Bahçeli’nin genel başkanlığa gelmesinden 2 yıl sonra 1999 Türkiye Genel Seçimleri’nde MHP, yüzde 8,18’lik oy oranını yüzde 17,98’e yükselterek tarihindeki en yüksek oy oranına ulaştı. İkinci parti oldu. Bahçeli, MHP Osmaniye Milletvekili olarak meclise girdi.

Seçimlerin ardından hiçbir parti tek başına iktidar olmak için gerekli sandalye sayısına ulaşamamıştı. Bunun üzerine 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Bülent Ecevit’e hükümet kurma görevini verdi. Ecevit başkanlığında DSP, MHP ve ANAP bir araya gelerek 28 Mayıs 1999’da koalisyon hükümeti kurdular. Bahçeli, burada Başbakan Yardımcısı olarak bulundu. Bu görev, 18 Kasım 2002’ye dek sürdü.

Bu hükümetle birlikte MHP, 21 yıl sonra hükümete girmişti. Bahçeli, 5 Kasım 2000’de gerçekleştirilen 1301 delegenin oy kullandığı olağan kongrede, 1283 oy ile yeniden genel başkan oldu…

Genel Başkanlıktan istifa etti

2002 Türkiye Genel Seçimleri için yapılan anketler gösteriyordu ki MHP, seçim sonuçlarında baraj altında kalabilirdi. 29 Kasım 2002’de Seçim Beyannamesi Tanıtım Toplantısında Bahçeli, konuşmasında ekonomi alanında yaşanan sıkıntıların aşılması konusunu da seçim vaatleri arasında duyurdu. Ayrıca yine Osmaniye Milletvekili Adayı idi. Yine de seçimler sonuçlandığında MHP, yüzde 9,62 düşüş ile yüzde 8,36’ya geriledi. Partisi barajın altında kalınca meclise de giremedi. Bahçeli, MHP’nin baraj altında kalmasının üzerine yaptığı açıklamada, “Başarısızlığın tek sorumlusuyum.” diyerek genel başkanlıktan istifa etti.

Yeniden genel başkan

12 Ekim 2003’te, MHP Genel Başkanlığı için yapılan kongrede Bahçeli, Ramiz Ongun, Koray Aydın ve Aytekin Yıldırım ile yarıştı. 1180 delegenin oy kullandığı kongrede Bahçeli, aldığı 688 oy ile tekrar genel başkan oldu. 19 Kasım 2006’da yapılan kongrede 1139 delegeden aldığı 1127 oy ile genel başkanlık görevini güncelledi…

2007 Türkiye Genel Seçimleri’nde MHP, yüzde 5,91’lik oy artışı ile yüzde 14,27 oy aldı. Bahçeli, bu seçimin ardından MHP Osmaniye Milletvekili olarak tekrar meclise girdi.

2011 Türkiye Genel Seçimleri için yapılan anketler de yine MHP için pek parlak şeyler söylemiyordu. Bahçeli, her yıl yüzde 7 büyüme ve seçim kanununun tekrar gözden geçirilmesi konularını seçim vaatleri arasında sundu. Ancak seçim sonucunda MHP, yüzde 1,26 düşüş ile yüzde 13,01’e geriledi. Barajın altında kalmadığından MHP Osmaniye Milletvekili olarak tekrar meclisteydi.

Bundan sonraki süreçte 4 Kasım 2012 ve 21 Mart 2015 tarihlerinde gerçekleşen MHP Olağan Büyük Kongrelerinde tekrar genel başkanlığa getirildi.

Bizimle yürü Türkiye

Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde MHP’nin seçim kampanyası sloganı, “Bizimle yürü Türkiye!” idi. Bununla birlikte MHP Genel Başkanı Bahçeli, seçim vaatlerinde asgari ücretin 1400 TL olacağını, ekmeklilere de yılda iki kez 1400 TL ikramiye verileceğini ve bununla birlikte terörün kökünü kazıyacağını duyuruyordu. MHP, seçim sonucunda oylarını yüzde 3,28 artırarak yüzde 16,29’a getirmişti. Bahçeli seçim sonrası şöyle bir değerlendirme konuşması yaptı:

’Birinci koalisyon, başlangıcından bu yana birliktelikleri devam eden AKP ile HDP arasında olması lazımdır. İkinci bir koalisyon modeli olarak AKP, CHP ve HDP’yi bir araya getirebilirsiniz. Böyle bir yapılanma içinde MHP, şerefi ve haysiyetiyle, ilkeli ve dürüst davranışıyla, politikalarıyla, çok güzel ve Meclis’te denetimi esas alan bir ana muhalefet partisi görevini üstlenmeye de hazırdır.”

Kasım 2015 Türkiye Genel Seçimleri için MHP, seçim kampanyasında bu kez “Sen bilirsin Türkiye!” sloganı ile yer aldı. Seçim vaatlerinde ise, evi olmayan ailelere 250 TL kira yardımı yapılacağından ve muhtaç ailelere hilal kart verileceğinden bahsediyordu. Ancak bu kez de yüzde 4,39 oy kaybı ile yüzde 11,90’a geriledi. Kasım 2015 Türkiye Genel Seçimleri’nin ardından da yine Osmaniye Milletvekili olarak meclisteydi.

Bahçeli’nin istifası ve kurultay çağrıları

Kasım 2015 seçimlerinin ardından sosyal medyada, Bahçeli’nin genel başkanlıktan istifa edeceği üzerine paylaşımlar yapılmaya başlandı. Bu durum Bahçeli’nin Medya ve İletişimden Sorumlu Başdanışmanı Metin Özkan tarafından “Asla istifa yok, yola devam!” şeklinde açıklandı.  Bahçeli’nin kendisi de yazılı bir açıklama ile istifa iddialarını şu sözlerle değerlendirdi:

’Partimizin tüm organları görevinin başındadır. MHP ilkelerinden ödün vermeden yolunda yürüyecektir.’

İstifa konusunun yanında bir de 547 delege, MHP Genel Merkezi’ne olağanüstü kurultay talebini iletti. MHP Eski Milletvekili Meral Akşener ile açtığı davayı kazanarak ihraç edildiği MHP’ye geri dönen Sinan Oğan ve Koray Aydın da kurultay çağrısındaydı ve ayrıca genel başkan adayı olduklarını da açıkladı. Ancak kurultay tarihi olarak 18 Mart 2018’i bildiren Bahçeli, çağrıları reddediyordu…

MHP Genel Merkezi’ne 547 imzayı temsil eden muhaliflerin avukatları, bir “Kurultay Çağrı Heyeti” oluşturdu. Herhangi bir cevap alamayan heyet, partinin olağanüstü kurultaya götürülmesi talebini Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde davaya taşıdı. Parti yönetimi, mahkemeden,  imzalarla ilgili açılan davada karar için süre istedi. Ancak Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, MHP’de olağanüstü kongre kararı verdi. Yargıtay da bu kararı oy birliği ile onadı…

19 Haziran 2016’da, Bahçeli’ye karşı genel başkanlığını ilan eden 6 muhalif adayın da katılımıyla Tüzük Kurultayı olarak tanımlanan, MHP 6. Olağanüstü Büyük Kongresi toplandı. Kurultay toplanma sayısına ulaşıldığı noter huzurunda teyit edildi. Kongrede, kabul edilen değişiklik önerileri ile birlikte parti tüzüğündeki 13 madde yenilendi. Ayrıca “Olağanüstü kurultaylarda genel başkan seçimi yapılmasını” engelleyen madde, “Seçim yapılabilir” şekline güncellendi. Ancak Yargıtay’ın kararıyla 19 Haziran’da gerçekleşen Tüzük Kurultayı’nın yürütmesi, 3. Asliye Hukuk Mahkemesince durduruldu.

Bu durum üzerine Akşener, tam kanunsuzluk talebiyle Yüksek Seçim Kurulu’na şikayette bulundu. Ancak YSK, Akşener’in, Çankaya Seçim Kurulu’nun “MHP’de kongre yapılamaz!” kararına itirazını reddetti. MHP’li muhalifler, basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından, 4 genel başkan adayı ortak hareket edeceklerini, en kısa sürede kurultayı toplayacaklarını duyurdu.

Bahçeli ise, konu hakkında şu açıklamada bulundu:

’10 Temmuz bizim için amaç ve anlamını yitirmiştir. Artık önümüze bakacağız, oyalanmayacağız. 18 Mart 2018’de Olağan Büyük Kurultayımızı kardeşlik ve ülküdaşlık hukuku içinde yapacağız.’

Ve 18 Mart 2018’de yapılan seçimde de, MHP Genel Başkanı yeniden Bahçeli oldu…

MHP’nin 40. yılı ve püskevit

Bahçeli, 2009’da MHP’nin 40. yıl kutlamalarında yaptığı konuşmada geride kalan kırk yılın kolay geçmediğini anlatırken hafızalara kazınacak bir hesaplama yaptı. Heyecanla yaptığı 40. yıl hesaplamasında şöyle diyordu:

“2009’un 9’unun solundaki sıfırı at, ne kaldı? 9! 2’nin sağındaki sıfırı at, ne kaldı? 2! Topla 2’yle 9’u. Ne yaptı? 11! 2009’un ortasındaki sıfırları at. Ne kaldı? 29! Topla 29’la 11’i, ne yapar? 40 yapar!”

Bununla birlikte bir de dillere pelesenk ‘püskevit’ konusu vardı. Bahçeli, 2011’de Yozgat’ta yaptığı konuşmasında ekonomideki bozulmaya dikkat çekerek sıkıntı içindeki vatandaşların çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamadığına dikkat çekmişti. Konuşmasında şöyle diyordu:

’Reklamlarda çocuklar ellerinde çikolatalarla şakalaşıyor. Onları izleyen çocuklar, anne babalarına soruyor. ’Anne bana niye çikolata almıyorsunuz? Baba bana niye püskevit almıyorsunuz?’’

Bahçeli’nin bu konuşması, internet ortamında oldukça ilgi gördü. Adana’da bir lokumcu bu yörede bisküviye ‘püskevit’ denildiğini, iki bisküvi arasına lokum konularak mevlitlerde, düğünlerde ikram edildiğini açıkladı ve unutulmaya yüz tutmuş bu canlandırdı. Adana’nın eski çarşısında esnafa ve vatandaşlara püskevit ikram ederek yaşattığı nostalji ile hemşerisi Bahçeli’ye destek oldu.

15 Temmuz’da Bahçeli

15 Temmuz’da planlanan darbe girişimi sırasında Bahçeli, parti yöneticileri ile birlikte Genel Merkez Binasındaydı. Yaptığı ilk açıklamada, bu girişimin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bu darbe girişimi üzerine olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasında da, milli iradenin çok ağır bir saldırı ve suikasta uğradığını ve bununla birlikte hükümetin yanında olduğunu belirtmişti.

Ayrıca yine bu girişimden sonra Türkiye’de 3 ay süre ile olağanüstü hal kararı alınmasını da çok doğru bulduğunu ve desteklediğini açıkladı…

Cumhur İttifakı

2018 Genel Seçimleri’nde bir ittifak söz konusuydu. Cumhur İttifakı, 20 Şubat 2018’de, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi arasında kuruldu. Bir seçim ittifakı, partilerin seçimlere birlikte katılması demekti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın yeniden seçilmesini destekleyen partileri bir araya getiriyordu…

Bunun üzerine karşıt olarak Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi de 3 Mayıs’ta bir araya gelerek Millet İttifakı’nı kurdu.

Seçim sonuçlarında Cumhur İttifakı muvaffak oldu. Sonrasında da devam etti. Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaptığı memleket masası çağrısını değerlendirerek, 11 Mayıs 2020’de sosyal medya hesabından, “Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı masada değil, gönüllerdedir.” açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da, “Cumhur İttifakı’nı daha da güçlendirmeye kararlıyız.” açıklaması geldi.

Kitapları

Bahçeli, akademik ve siyasi kariyerinin yanında kitaplar da yazdı. Kitaplarının isimlerini şöyle sıralayabiliriz:

2011 Seçim Beyannamesi”, “Türkiye Gündemi ve Genelgeler”, “Gizli Gündemler - Demokrasi, Özgürlük, Anayasa”, “Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği”, Referanduma Doğru İstanbul’da Bayramlaşma”, “Ülkü ve Şuur”, “Bölücü Terörün Siyasallaşma Süreci (Yıkım Projesi)”, “Bin Yıllık Kardeşliği ‘Yaşa ve Yaşat’ Mitingi”, “’Var Ol Türkiye’ MHP 9. Olağan Büyük Kurultayı”, “Çözülen Ülke Türkiye ve Tavrımız”, Çözülen Ülke Türkiye ve Ülkümüz”, “MHP 40. Yıl – Bir Hilal Uğruna”, “Ortak Akılda Buluşma”, Siyasi Hayat ve Normalleşme Süreci”, “Yönetilmeyen Türkiye ‘Kutuplaşma, Kargaşa ve Kaos’”, “Teslimiyet ve Açılım Siyaseti ‘Demokrasi, Ekonomi, Güvenlik’”, “Terör Kıskacında Türkiye: Tarihi Uyarı.”

Bahçeli’nin sağlık durumu

Kronik bir sağlık problemi bulunmayan Bahçeli, ilk kez 2004’te Atatürk Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nde kalp ameliyatı olmuştu. Bu operasyon sırasında 4 damarına müdahale edilen Bahçeli, 2016’da, bu kez Kocaeli’de özel bir hastanede tekrar kalbinden ameliyat oldu.

Yakın zamana bakarsak en son 23 Eylül 2019’da, üst solunum yolu rahatsızlığı sebebiyle Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’nde bir günlük tedaviye alındı ve ardından dinlenmek için evine gönderildi. Bahçeli, 21 günlük bir istirahatin ardından 14 Ekim’de işine döndü...

Bahçeli’nin mal varlığı

Bahçeli’nin 1999’da açıklanan mal varlığında; 303 metrekare kagir mağaza, 100 metrekare yine bir kagir mağaza, toplamda 8659 metrekarelik 8 arsa, 3435 metrekare arsa, 60 metrekare yazlık kooperatif evi, 165 metrekare apartman dairesi, toplam 6583 metrekarelik 4 arsa, 15404 metrekarelik arsanın 1/3 hissesi, 8000 metrekarelik arsanın 1/4 hissesi, 1071 metrekare arsanın 1/3 hissesi, 375 dönüm tarlanın 1/3 hissesi ve 385 bin TL nakit parası olduğu belirtilmişti.

Bununla birlikte Bahçeli, milletvekili olarak aldığı maaşını da Mehmetçik Vakfı’na bağışlamıştır…

Bahçeli’nin yaşam tarzı

Bahçeli, monoton bir yaşam tarzına sahipti. Evden çıkıp doğruca Genel Merkez’e giden, odasına kapanıp tüm gün hiç çıkmadan işleri ile ilgilenen, bunun dışında da bol bol televizyon seyreden sade bir yaşamdı onunkisi. İlginç yanı şu ki, televizyonda en çok severek takip ettiği program, evlilik programlarıydı. Hayranlık derecesinde ilgiyle izlediği söylenebilirdi…

Kişisel özellikleri arasında sessiz ve sert yapısını biliyoruz. Bununla birlikte oldukça alıngan bir yapısı da olan Bahçeli, birine darılınca kolay kolay barışamayanlardandı…

Hiç evlenmemişti ve bundan böyle de evlenmeye niyeti yoktu. Özel hayatı ile ilgili çok az şey bildiğimiz siyasilerden biri olan Bahçeli, tekdüze yaşamında davetlere, düğünlere, kokteyllere kesinlikle katılmaması ile de dikkat çekiyordu.

Şu anda kız kardeşi ile birlikte yaşayan Bahçeli, evini kalın perdeleri ile muhakkak sımsıkı kapalı tutuyor…

Bugün Devlet Bahçeli

Günümüzde en öncelikli konumuz Koronavirüs. Elbette Bahçeli’nin de gündeminde bu konu var. Her gün önlemlerin daha da çok artırıldığı konuya ilişkin siyasiler de düşüncelerini bildirerek uyarılarda bulunuyor. Bahçeli de, pek çok kez açıklama yaptı. İlk açıklamalarından birinde şöyle diyordu örneğin: ’Geçmişte daha müşkül anlarda bile yeise ve yılgınlığa kapılmayan Türk milletinin, bu virüs kuşatmasını da yaracağına inanıyorum. Bu süreçte karamsarlık aşılayanlara, kötümserlik yayanlara, provokasyonlara yeltenenlere, fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapanlara azami derecede dikkat ve uyanıklık mühim bir sorumluluktur. Mikrobun kırılması için Sağlık Bakanlığı’nın tavsiye ve tembihlerine aynen riayet etmek insan ve toplum sağlığı açısından mecburiyettir.’

Bir başka değerlendirmesinde ise, sözlerini şöyle ifade ediyordu:

’Salgın küresel olduğuna göre mücadele yöntemi de küresel olmalı. Yani tüm insanlık ortak bir düşmana karşı kenetlenmeli, ön yargılar bir yana itilip ortak akıl çemberinde buluşulmalı. Her insan bir can taşıyor. Bizim anlayışımıza göre insan yaşamalı ki devlet yaşasın. Bundan mülhem de ’Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ bugüne kadar her salgının önüne nasıl geçilmişse Kovid-19’un da önüne geçilecektir.’

Ramazan’ın yaklaştığı şu günlerde ise, bu salgını en geç Ramazan ayının sonuna kadar atlatacağımızı düşündüğünü belirterek şu açıklamayı yaptı:

’Türkiye virüs krizini akıl, sabır ve soğukkanlılıkla yönetmeyi başarmıştır. İlk defa tecrübe edilen böylesi bir felaket karşısında seri ve süratli kararlar alınarak karmaşaya, kaosa ve gecikmeye asla müsaade edilmemiştir. Türkiye salgın dönemini en az hasarla, hızlı bir şekilde aşacak, yaralar da milli birlik ruhuyla sarılacaktır. Virüsten kurtuluş savaşını da kazanacağımıza büyük bir inançla güveniyorum. İnanıyorum ki Türkiye bu badireyi en geç Ramazan ayının sonuna kadar atlatacak, önümüzdeki bayram günleri sevinç ve heyecan sağanağıyla bezenip billurlaşacaktır. Kriz seviciler, alınan ve ekonomiyi zırha büründüren tedbirlerden dolayı sukutuhayale uğrayacaklardır.’

    Yorum Yaz