Yaz bütün görkemiyle geldi...
Okullar, üniversiteler tatile girdi...
Deniz, yayla sezonu başladı...
Tatil sezonu bütün ihtişamıyla geldi...
...
Tatilin sözlük anlamı; yasa gereğince çalışmaya ara verme, okul tatili, bayram tatili; çalışmayı durdurma işlerlikten alıkoyma...
...
Günümüzde ise tatil şöyle anlaşılıyor?
Denize gitmek,
Yaylaya gitmek,
Tatil beldelerinde, bütçenin–gelirin üstünde lüks yerlerde eğlenmek...
Sınırsız alkol almak, bağırıp-çağırmak, sarhoş olup coşmak, belki de rezalet çıkartmak...
Ünlülerin konserlerini izlemek, onlarla birlikte aynı tatil köyünde konaklamak...
-Kazanılmamış paraları harcamak...
-Kredi kartlarıyla eksilere kadar harcamak...
Başka bir anlayışa göre ;
Sağlığı sınırsızca bozmak için ne gerekiyorsa onu yapmak...
Tatilden sonrada hastanede tedavi görmek vs...
...
Tanıdığım aile bir haftalığına denize tatile gitmişti...
Saatlerce güneşin altında kaldıkları için birinci derecede güneş yanığı nedeniyle hastanelerde ailece tedavi altına alındılar...
Başka bir arkadaşım Amerika ya gitmişti...
Kendisini tatil psikolojisine öyle kaptırmış öyle kaptırmıştı ki;
Kredi kartlarındaki dolarlarını bitirmiş, eksiye düşmüştü...
Amerika’dan dönebilmek için Türkiye deki yakınları kendisine uçak bileti göndermişti de öyle dönmüştü...
Kredi kartı borçlarından 2-3 yılda kurtulmadı...
Bir komşum birkaç günlüğüne Marmaris e gitmişti...
Parasal durumları da iyi olduğu için;
Çocuklarını kıramamışlar;
Orada bilmem kaç milyara Jet SKİ almış üç dört gün kullanmış, geri satamadığı için de Adana ya getirip evinin deposuna çürümesi için koydu...
...
Olaya bir de başka boyuttan bakalım;
Kalp hastalığı, tansiyonu, böbrek hastalığı, şekeri olanlar, tatile gittiklerinde bu hastalıklarını hemen unutup;
Sınırsızca eğlenmeye, alkol almaya başlıyorlar; ertesi gün komaya girip bazıları da yaşamlarını yitiriyor...
...
Çılgınca, ölçüsüzce davranan insanlar;
Güya hem tatil yapamıyorlar, hem hasta oluyorlar,
Hem para, hem de sağlık açısından bitmiş tükenmiş olarak geri dönüp evlerinde dinleniyorlar...
Böyle bir tatil yapmaktansa; yapılmaması daha yararlıdır...
...
Tatil olayına bir de başka boyuttan bakalım;
Ünlü filozof Sokrates;
-Kendisinden hoşnut olmayan o kişi dinlenmek tatile gitti; mutsuzluğu geçmedi ne düşünüyorsun diye sorduklarında;
Sokrates şöyle diyor;
-O kişinin dinleneceğini sanmam, çünkü kendisini de birlikte götürmüştür...
Ne demektir kendini götürmek?
Sorunlarını götürmek,
Bunalımlarını götürmek,
Tutsağı olduğu hazlarını götürmek,
Cimriliğini ya da savurganlığını götürmek,.
Sevgisizliğini götürmek,
Bencilliğini götürmek,
Karamsarlığını götürmek,
Kısacası kendisini götürmektir...
...
Bunlardan yola çıkarak denilebilir ki;
Kendisini değiştirebileceği tatile insan aylar öncesinden psikolojik olarak hazırlamalıdır...
Kendisine şöyle telkinde bulunmalıdır;
-Tatile hiç bir sorunumu götürmeyeceğim...
-Tatile hoşgörümü, güleç yüzümü, dostluğumu, anlayışımı, erdemli davranışlarımı götüreceğim...
-Elbette para harcayacağım ama bu delilik, çılgınlık derecesinde olmayacak, sınırlarımı asla aşmayacağım...
-Günlük yaşamımda olduğu gibi, tatilde de ayağımı yorganıma göre uzatacağım...
-Tatil dönüşü aylarca, yıllarca, kredi kartı taksitlerimi ödeyebilmek için boğulmayacağım...
-Televizyonlardaki, gazetelerdeki inanılmaz tatil reklamlarına kanıp, lüks tüketime asla yönelmeyeceğim...
-Üstelik sınırsızca alkol alıp, kendimi kaybedecek şekilde sarhoş olmayacağım...
...
Aslında şunu da eklemek istiyorum ki;
Taksitle, kazanılmamış parayla, kredi kartıyla borca tatil yapılmamalıdır...
Parasal gücü yoksa tatile çıkmamalıdır...
Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelebilir;
-Peki, en iyi, en ekonomik, en ucuz tatil nerede, nasıl yapılır?
Yanıt veriyorum;
-Bana göre en iyi tatil; günlerimizin büyük bölümünü evimizde geçirdiğimiz tatildir...
Çünkü böylece;
Normal zamanında görüşemediğimiz, sevdiklerimizle en uzun süreler baş başa kalmış oluruz...
Hem günlük yaşamımızda harcadığımızdan daha fazla para harcamamış oluruz...
Hem de televizyon reklamlarındaki ilanlara kanmadan;
Çılgınca eğlenip, gereksiz yere para harcamamış oluruz...
Hem bilinçsizce denize girip, birinci derecede yanmayacağımız için, hastanede yataklı tedavi görmemiş oluruz...
Yani, nereden bakılırsa bakılsın; evde yapılan tatil, her yönüyle eşsizdir bana göre...
Bunun için yapmamız gereken basit bir işlem var;
Nedir o? Beynimizi ikna edebilirsek;
Yani düşüncemizde, en iyi tatilin, evimizde olabileceğini kendimize kabul ettirebilirsek;
En iyi tatili evimizde yapabiliriz...
Tatildeki amaç;
Hem bedensel, hem de ruhsal olarak dinlemek değil mi?
Dinlenirken de bir yandan;
Yaşamı sorgulama,
Bilinçaltı dünyamızı keşfe çıkma,
Stresten kurtulma,
Kendimize yeni hobiler bulma ve gerçekleştirme
Alabildiğince rahat etme
Bedenen ve ruhen zindeleşme değil mi?
Tatil beldeleri diye yutturulan içkili, anlamadığımız dilde müziklerin kulak zarlarımızı patlatacak yükseklikte çalındığı, söylendiği ortamlarda;
İnsanın çevresiyle konuşup anlaşması,
İnsanın kendi iç dünyasına dönmesi,
Bir yıl boyunca oluşan stresinden kurtulması olanaksızdır...
...
Bana göre en iyi tatil;
Çok uzağımızda değil, içinde ömrümüzü geçirdiğimiz evimizdir...
Günü birlik denize, yaylaya gidilebilir...
Ama ağırlıklı olarak en güzel dinlenmeyi evimizde gerçekleştirebiliriz...
Deneyin bana hak vereceksiniz...
Yine de seçeneklerinize de saygı duyuyorum...
İyi tatiller...