Hayat sahnesine çıkan-çıkartılan
Her insan doğal olarak yaşar...
Dede Korkut hikâyelerinde;
-KABURLAGALI HER CANLI
BÜYÜR GELİŞİR der...
...
Hayat isimli bu sahnede,
Yaşamak sanatların en güzeli,
En muhteşemi ve en incesidir...
Ama yaşlanmayı başarmak,
Ondan da daha ince ve önemlidir...
...
Akıllı bir insan diyor ki;
-YAŞLI OLMAYI PEK AZ İNSAN BAŞARABİLİR...
...
Bilgece yaşlanmayı başaran insanın,
Hayat deneyimleri diğerlerinden çoktur,
İnanılmaz dersler almıştır deneyimlerinden...
Zaten doğal olarak da,
Aklını kullanan her insan
Unutamayacağı, dersler almalıdır...
...
Çünkü başarıyla ulaştığı,
Ve değerlendirerek aştığı her yaşı,
Onun omuzlarında hayat serüvenini
Başardığının birer onur yıldızıdır...
...
Başka bir boyuttan bakarsak;
Bedenen yaşlansa bile her insan
Ruhen daima gençtir ve hayalleri,
Umutları sadece ölünce biter..
...
İleri yaşlarda insan;
-AK BİR SAÇIMIZ, FAKAT
YAŞLANMAYI İSTEMEYEN
BİR KALBİMİZ VARDIR, sözcünü
Daima tekrarlar...
...
Genç yaşta ölenleri düşündüğümüzde,
Yaşlanmayı başarmanın ne büyük
Bir erdem ve ulaşılması olanaksız
Bir armağan olduğu anlaşılır...
...
Sonuç olarak;
Aslında ihtiyarlık denen şey,
Beyaz saçlardan
Yüzdeki buruşukluktan
Daha çok, artık
Oyunun oynanıp bittiği,
Sahneyi başka insanlara
Bırakma zamanının geldiğini,
Hissettiren bir duygudur...
...
Başka bir boyuttan bakınca;
Yaşlı insan;
-NEYE YARAR? diye düşünür...
Bu onun için tehlikeli bir inançtır...
-MÜCADELE ETMEK NEYE YARAR?
Dedikten sonra bir gün,
-EVDEN ÇIKMAK NEYE YARAR?
Daha der ve daha sonra,
-YATAKTAN ÇIKMAK NEYE YARAR?
Dediğinde ölümün kapısını kendine açan
Şu sözleri söyleyecektir;
-YAŞAMAK NEYE YARAR?
...
Şimdi buradan da anlaşılıyor ki;
İhtiyarlamak tam bir sanattır,
Bazı ümitleri korumak,
Kaybetmemek en ince sanatı olacaktır...
Bunun için ihtiyarlığı doğal haliyle
Tanımlamak ve anlamak gerekir...
...
Bir Afrika gezgini, etrafındakilerden
Bıkmış şefin kendine yalvararak;
-BANA BİRAZ BOYA VER,
SAÇLARIMI BOYAYAYIM;
EĞER ONLARIN KIRLAŞTIĞINI
GÖRÜRLERSE BENİ ÖLDÜRÜRLER
Dediğini anlatır...
...
Yine Güney denizlerinde yaşayan
Bazı kavimlerde aile kendi yaşlılarını,
Bir Hindistan cevizinin üstüne çıkartır,
Sonra ağacı kuvvetlice sarsarlarmış,
Eğer babaları ağaca tutunabiliyorsa
Yaşama hakkı varmış;
Eğer düşerse hüküm verilmiş ve
Ölüm karar uygulanırmış...
...
Eski Çin de ihtiyarlar büyük
Bir şefkatle sevilirmiş,
Çinliler;
-SAÇLARI AĞARMIŞ BİR ADAMIN
SOKAKTA YÜK TAŞIDIĞI GÖRÜL-
MEMELİ, derlermiş...
Ana-babaya iyi bakıp saygıyla davranırmış...
Ana baba ölürken başında bulunmamak
Büyük felaket sayılırmış...
...
Bizim inancımıza göre,
-ANNE BABAYA ÖF bile denilmemelidir...
...
İnsanlık tarihi inanılmaz şekilde,
Çok ilginçliklerle doludur...
Önemli olan sağlıklı yaşlanmayı,
Hayatı bir sanat haline getirmeyi,
Bilgece yaşlanmayı başarmaktır,
Kimseye muhtaç olmayacak şekilde,
Geçim kaynaklarını,
Gençlik döneminde çok
Çalışarak oluşturmaktır...
-GENÇLİĞİNDE TAŞ TAŞI;
İHTİYARLIKTA YE AŞI der bir özdeyişimiz...
...
Ben de bir özdeyiş denememde şöyle demiştim;
-GENÇLİKLERİNDE ÇALIŞMAYANLARI,
BİRİKİM YAPMAYANLARI YAŞLILIK SOKAKTA
BEKLER...