Nereden nereye diye başlayalım mı?
Hani şu meşhur tiplemeyle.
Nötron çağına geçmiyor muyduk biz?
Elbette geçeceğiz, bekleyelim yahu! Gelin sizlerle bir konuda anlaşalım. Biraz memleket meselelerine kafa yoralım, hatta vatandaşın tenceresine kadar inelim. Var mısınız?
Ekonomi yapalım mesela, çoğumuz iktisat biliyoruz bence. Avrupa endekslerinde yaşam konfor sıralamasında nüfusumuzun yarısı yer almıyor neredeyse. Yoksul sınıf, orta sınıf, zengin sınıf üçlemesi şu meşhur piramitten bahsediyorum.
Siz bu piramidin neresindesiniz?
Ve söylemeden geçemeyeceğim gelirde adalet dengesi konusunda maalesef sınıfta kaldık.
Gelir kaynaklarını aritmetik olarak eşit dağıtın demiyorum elbette, lakin bu geometrik paylaşımda adalet dengesini sağlamak gerekli diye düşünüyorum.
Ülkenin yüzde 10’luk kesiminin toplam gelirin yüzde 50’sini alması normal mi sizce?
Tabii sizde haklısınız memleket meselesi konuşacak, tartışacak hal mi kaldı bizlerde.
Geçim derdindeyiz geçim. Yaşamak için savaşıyoruz adeta.
Başka bir konu ahlaki buhran, biraz daha toplumsal bir değinmede bulunmak istiyorum.
Ahlaki yozlaşma zirve yapmış durumda. Toplumsal aidiyetlik yok denecek kadar az.
Gençlerimizin çoğunun aklında yurt dışına çıkmak var.
Yurt dışı olsun, ne iş olursa olsun bu zamanlarda en çok duyduğum cümledir benim.
Bende diyorum ki ille de vatanım olsun.
Üzerinde Ayyıldız dalgalanmayan, ezan sesi duyulmayan topraklarda bizim ne işimiz var.
Maalesef rakamlar ciddi, göçler oldukça fazla.
Sebebi malum tüm bunların. Bunların önüne geçmek zorundayız.
Bir ülkenin en büyük silahı genç nüfusudur unutmayalım.
Memleket meselesi olmalıdır bu konu. Ve oldukça önemli bir problemdir.
Mesele derin, binlerce yıllık bir planın son seviyesine gelmiş durumdalar, sayın Necmettin Erbakan'ın yumuşak lokma söylemini hatırlatmak istiyorum.
Yumuşak lokmayı yutmayı bekleyenler kim biliyorsunuzdur.
Ekonomik olarak geçtiğimiz bu dar boğaz, yapılan göçler, çektiğimiz geçim sıkıntısı ve yaşamak için verdiğimiz mücadele değer mi sizlere sorayım,
Bana göre değer arkadaşlar.
O yumuşak lokma olmayacak ve kimse o lokmayı yutamayacak, buna bizler izin vermeyiz biliyorum.
Sözlerimi son verirken Ziya Gökalp'in ölümsüz sözleriyle son vermek istiyorum.
Sahipsiz vatanın batması haktır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Sevgiyle kalın.