Hayata ne ile bağlıyız, öncelikle bunun cevabını vermemiz gerekiyor.
Hayat amacımız için neler yapıyoruz?
Yoksa bir sıska karanlığa hapsolup kaldık mı?
Ufacık bir aydınlık dahi imkânsız bir hayal çoğumuz için, yaşamak zorunda olduğumuz için yaşamak en acı yanı değil mi yaşamanın.?
Uzaklara dalıp giderken gözlerimiz, herkesten sakladığımızla kaldığımızla baş başa, işte gerçek hayat bu değil mi?
Umudumuz var belki yarından, dünden aldığımız yaralar çok yordu bizleri, her defasında düşe kalka gidiyoruz bir sokak kaldırımından.
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini okur musunuz?
Yitip giden hayatlar, hiçe harcanan ömürler, bir kayıp şehir mezarlığıdır o sayfalar.
Ben üçüncü sayfa haberlerini okumayı yıllar önce bıraktım.
Bıraktım ama fark ettim ki o sayfalarda yazılanlardan çok daha fazlası hayatta var.
Yarım kalan mutluluklar, hiç bitmeyen hıçkırıklı ağlamalar, keşkeler ve sitem dolu isyanlar hepsi var hayatta.
Peki neden böyle, dört dörtlük mutlu olmak neden bu kadar zor?
Bir nesil karşılaştırması yapalım, hani Z kuşağı dedikleri günümüz nesli var ya, hep eleştirilen. Gençler bir ülkenin nefesidir. Ülkeler genç nüfusları ile süregelirler. Z kuşağı çok eleştiriliyor olabilir. Hatta görüyoruz programlarda, haberlerde hiç sevilmiyorlar. Ve biliyor musunuz birey haklarının bilincinde olursa ve kendine gelişim sınırları çizmezse çok harikulade bir yapıya sahip olabilir.
Sosyal hayatımız bizlerin sosyal anatomisini oluşturur.
Peki nedir bizlere sınırlar çizen, tabikide hayattır. Yaşadıklarımız ve yaşamak zorunda olduklarımız bizlerin sınırlarıdır.
Ve bu sınırlar içerisinde gelişim beklemek hayali bir eylemdir.
Z kuşağını yakından izleyin, hiçbirinin kendine çizdiği bir sınırı olmadığını göreceksiniz.
Modern dünya insana yeni bir şey öğretti, birey olarak güçlüsün, gerçekten baktığımızda en güçlü olan bireydir. Lakin bu güç pasif kalmıştır. Aktif hale gelmesi için kolektif oylaşı ve birliktelik esas alınmalıdır.
Geleneksel toplumda kurgulanmış olan hayat tanımı, modern dünya için geçerli değildir.
Modern dünya bilimin ışığında yeni hücreler olarak everilen bir sosyal alandır.
Politika modern dünya için bir hastalıktır. Bu hastalık bireye ve topluma zarar vermektedir.
Geleneksel toplumda görülen kaygılar modern dünya için etkisizdir.
Modern dünyada etkili olan birey ve bireyin oluşturmuş olduğu davranışlardır.
Hayat mücadelesi, hayat amacı gibi kavramların varlığı son bulmuştur, asıl amaçlanan bireyin refahı ve huzuru olarak modern dünyada etkili bir sav olarak karşımıza çıkmaktadır. Modern dünya güç merkezine bireyi yerleştirmiş ve birey üzerinden yeni bir dünya düzeni inşasına başlanılmıştır.
Bütün bunlar yakın bir geleceğin izlenimleridir.
Esen kalın, sağlıcakla kalın.
