Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir hususu siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istiyorum. Hani hepimizin gayet iyi bildiği ancak dile getirmekten çekindiği önemli bir konu!
Bizler 40 yaş üstü insanlar Psikolojide X Kuşağı olarak tanımlanıyoruz. Başka bir deyişle Psikoloji bilimi tarafından 1980 ve öncesi doğanlar için kullanılan bir tür sınıflama. Sadece yaş anlamında değil fikirsel ve duygusal manada çok değerli özelliklere sahip bir grupta diyebiliriz. Neden diye soracak olursanız konuyu biraz daha açmakta fayda görüyorum.
Bizler X Kuşağı olarak Komşu Kızının namus bekçisiydik, dahası sokak kavgasında dahi 1 kişiye 3 kişi saldırmanın ahlaksızlık olduğuna inanırdık. Söz vermenin ne ağır bir sorumluluk ve iffet meselesi olduğunu da pekâlâ bilirdik.
Bu kuşak döneminden kalan "Söz Namustur" diye veciz bir deyim vardır. Satış ve Pazarlama kavramları sadece ticaret yapanların kullandığı teknik ifadelerdi. Henüz hem gerçek anlamda yani İnsan Ticareti hem de ikinci anlamında arkadaşını ve dostunu aldatma manasında bizlere çok ama çok yabancı ifadelerdi.
Hasbelkader nefsine yenik düşen Anadolu’nun masum insanı Kahpe ifadesini genellikle "Kahpe Kader" diye dillendirirdi. Komşu açken tok uyunmazdı. Pişen yemeğin kokusu komşunun nefsini çeker diye bir tabak komşuya ikram edilirdi.
Komşuluk akrabalıktan öte idi. Tıpkı dinimizde olduğu gibi! Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Düşmanın dahi olsa kapına geldiyse el kalkmazdı.
Taziyelerde yemek servisi yapılmaz aksine Taziye Evine yemek getirilirdi. Komşu evinde cenaze varsa evde en az 3 gün Televizyon açılmazdı. Arkadaş arasında borç kelimesi diye bir şey keşfedilmemişti. Bir simidi 3 kişinin yiyip doyduğu bereketli günlerdi!
Allah rızası makamdan ve kul rızasından önce gelirdi. Kiminin parası kiminin duası denirdi.
Dürüst olmak gerekirse henüz Tuz Kokmamıştı o yıllar. Aradan çok değil fazla bir zaman geçmedi. Ancak buna rağmen çok ciddi bir yıpranma meydana geldi. Her şey adeta tersine döndü diyebiliriz.
Önce İnsan denen Eşref-i Mahlûkat'ın içini boşalttılar. Yetmedi Allah Rızası için yapılan her doğru haslet ahmaklık olarak tanımlandı. Kültürü yani Değerleri hedef alıp binayı temelden sarstılar!
En kötüsü de bu idi tabi ki!
Rıza-i İlahi yolundan ayrılan insanlar önce insanlıklarını sonrada sahip oldukları tüm olumlu hasletleri yitirdiler!
Ne Allah korkusu kalmıştı ne de toplumsal bir utanma duygusu.
Edep haya gibi kavramlar artık hiç kullanılmayan demode özellikler olarak görülüyordu. İnsanlar güzel kıyafetler içinde süslü sözler konuşuyordu. Ancak her söz ağırlığı kadar karşılık buluyordu.
Kaybettiğimiz sadece Salatalığın Kokusu veya Çileğin Aroması değildi.
İnsanı insan yapan hasletler yitip gitmişti.
Son zamanlarda Merhum Babamın veciz sözü hatırıma geliyor.
Her devrin adamı değil “Her Devirde Adam Ol Oğul” derdi.
Maalesef öyle bir zamana geldik ki söz kafi değil artık. Sözde Evlilik ve Aile Programlarında fuhuş yapan insanlar ve onları utanmadan sıkılmadan izleyip hatta alkış tutan tuhaf kitleler oluştu. Bu hiç ama hiç kabul edilebilir bir durum değil.
Sağlıklı bir toplumda “Benim Ahlaksızım” veya “Senin Ahlaksızın” diye bir şey olamaz. Her türlü Ahlaksızlığın cezasız kalmaması konusunda dahi mutabık kalamıyoruz. Yazık hem de çok yazık. Toplumu ifsada götüren konularda Ulema susuyor. Bu sessizlik hayra alamet değil. Çok ama çok ağır bir vebal olduğunu duymayıp fark etmeyenler bir gün bu enkazın altında kalmaya mahkumdurlar.
Ne insana ne makama saygı kalmadı. Her türlü liyakattan yoksun idareciler ve onları koruyup kollayan zihniyet koca bir devleti yıkmaya sebep oluşturur. Yerli ve Milli olmayan kadrolar ile sağlıklı bir gençliğin dolayısı ile neslin inşası mümkün değildir.
Kerameti kendinden menkul bilenler toplumun Ahlâk ve Kültür yapısını âdeta yerle yeksan ettiler! Toplumsal manada her yeni gün zevki sefa düşkünü olumsuz vakalar ile karşılaşılması tesadüfü bir durum değildir. Lüks arabalar ve katlar ile verilen pozlar durumun vehametini ortaya koymaktadır.
Henüz yetmemiş meyvenin nasıl tadı olmazsa yetişmemiş İnsan içinde aynı şeyi söyleyebiliriz. Ham meyve sadece ağzınızın tadını bozar ancak yetmemiş insan koca bir toplumun ağız tadını bozar.
Hülasa uzun lafın kısası iş bilmeyen ve her türlü insani hasletlerden yoksun kimselerle yol yürümenin bedelini kefil olanlar öder. İş başvurusu yapan personellere referans olurken dahi dikkat etmek gerekir.
Aksi takdirde Toplum nezdinde hem kredibilitenizi hem de itibarınızı yitirebilirsiniz!
Selam ve dua ile…