İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği hakkında Türkiye’nin tutumu açıkça ortadadır.
Her iki ülkenin PKK sempatizanı kişilere kucak açması, serbest propaganda yapmaların izin vermesi Türk milletinin endişesini arttırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu iki ülkenin NATO üyeliğine karşı ilk günden beri çok netti.
Asla NATO üyeliğini kabul etmeyeceğini her platforma söylemişti.
Lakin kapıları kapatmadı.
Terörle olan ilişkinizi kesin ve konuşalım dendi.
İki ülke heyetleri ile olan görüşmede; İsveç provakatif konuşmalara devam ederken, Finlandiya dışişleri bakanı ılımlı siyasetine devam etti ve her şeyi çözebileceklerini dile getirdi.
Türkiye hiçbir dünya devleti ile sorun yaşamak istemez ilişkilerini bozmak niyetinde değildir. Fakat terör söz konusu olduğunda geri adım atmayı asla düşünmez.
Sınırlarımızı ve ülkemizi tehdit edecek veya ileri ki süreçte tehdit unsuru olacak ne varsa önceden önlem almak hükümetimizin görevidir.
Ayrıca bu iki ülkenin bize karşı takınmış olduğu kısıtlamalar asla kabul edilmez.
İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye'ye savunma ürünlerinin ihracatında uyguladığı kısıtlamaları da kaldırması gerekmektedir.
Kesin güvenlik garantilerinin olması lazım; bu diğer müttefikler için de geçerli.
NATO’nun Terör ülkelerine desteği sonlandırması gerekiyor.
Türkiye'ye yönelik savunma sanayi kısıtlamaları ya da ihracatla ilgili yasakların da kesin kalkması lazım ki; iki ülke savunma sanayi ürünleri konusunda Türkiye'ye yönelik kısıtlamaları devam ettiriyor.
NATO'ya üye olacak bir ülkenin NATO üyesi bir ülke üzerinde kısıtlamaya gitmesi, izin vermemesi kabul edilecek bir şey değildir.
Türkiye’nin kırmızı çizgisi terördür.
Lakin içerideki muhalefet buna her zaman ki gibi sessiz kalmaktadır.
Yapılan mitingde “Her yer Kandil her yer direniş” denilmesinden ve genel Başkan olan şahsın bundan rahatsız olmamasından bunu anlamak çokta zor değildir.
Bakalım önümüzdeki süreç neler getirecek lakin ülkemize karşı tehdit unsuru oluşacak ne varsa bertaraf edilmesi için her şeyi yapmak bizlerin asli görevidir.
Sayın Devlet BAHÇELİ Beyefendi’nin söylediği gibi: “Gerekirse NATO üyeliğinden bile çıkılmalıdır…”