Selçuklu ve Osmanlı'nın bakiyesi olan devletimiz, aynı zamanda bütün İslam âleminin son kalesi, son umududur.
İslâm'ın bayraktarlığını, İslam tarihi boyunca yapan bu kahraman milletimiz de bu son kaleyi, koruyacak, kollayacak ve Âlemi İSLÂM'ın başına geçip, yönetecek bilgi ve beceriye sahiptir.
Tarihimizin derinliklerinden gelen tecrübeyle sabittir ki İSLÂM Âleminin yönetilme metotlarını devlet erkanımız çok iyi bilmektedir.
İSLÂM'ın bayraktarlığını yapan bu kahraman büyük millet, İSLÂM'ı kabul etmesiyle birlikte, tarihimizin şanlı sayfalarında zaferden zafere koşmuştur. İSLÂM'ı kabul etmesiyle birlikte İlayı Kelimetullah uğruna fetihten fetihe koşmuştur. Tarihte en uzun yaşayan, adaletli devlet yönetimini bütün dünyaya gösterip, ispat etmiştir.
Maddi fetihle birlikte adaletli yönetimi sayesinde manevi fethi de başarıyla gerçekleştirip tüm dünyaya göstermiştir. Yani tarihte kurulan tüm devletlerimiz daima adaletli yönetim sergileyerek fetih gerçekleştirdikleri yerlerde aynı zamanda gönülleri de fethetmiş ve netice de birçok milletin İSLÂM'ı seçip Müslüman olmasına sebep olmuştur.
Kendi toprakları içine kattığı bu değişik ırklara sahip milletleri, İSLÂM'ı seçtiklerinde onlara mü'min kardeşimiz nazarıyla bakıp onları dışlamayıp bilakis yardımcı olmuşlardır.
Bugün biz balkanlarda ki ırk olarak Türk olmayan kardeşlerimize kardeşimiz olarak yine bakıyorsak bundan dolayıdır. Çünkü onlar bizim aynı zamanda din kardeşlerimizdir. İçlerinde Türk, Boşnak ve Arnavut vs. mevcut. Hepsi bize Osmanlı bakiyesi kardeşlerimiz.
Osmanlı topraklarında yaşayan kardeşlerimize o zaman nasıl Müslüman kardeşimiz gözüyle bakmışsak, yine bugün de bir Müslüman olarak yine kardeşim nazarıyla bakıyoruz ve bakmaya da devam edeceğiz.
Şanlı tarihimizde Anadolu olarak hep Ensar olduk. Nasıl ki her insan doğumla dünyaya gönderilip, İlahi kaderi neticesinde belli bir ömür yaşatılıyorsa, devletlerde sonuçta tarih sahnesine çıkıp, belli bir süre yaşayıp sonuçta yıkılmaktalar.
Selçuklu da böyle olmuştur Osmanlıda. Osmanlı yaklaşık 600 yıl ömür sürmüş ve vakti gelince o da yıkılmıştır.
Bugün bizler, Osmanlı bakiyesi ülkelere gittiğimizde ister Türk olsun ister Arap olsun ister Avrupa’da balkanlarda olsun, isterse Afrika’da olsun, isterse Asya’da veya Ortadoğu’da olsun insanların bakışları davranışları bizlere karşı çok sıcak.
Niye?
Çünkü Osmanlının adaletli yönetiminin etkileri, nesiller değişse de unutulmamış. Arada Türkiye düşmanları yok mu elbette var. Bizim içimizde kendini milliyetçi ve ülkücü gören bazı güruh gibi.
Gerçek ülkücü kardeşlerim bu sözlerime alınmasın.
Büyük milletler büyük düşünür. Hem büyük bir millet olduğunu kabul edeceksin, hem de ülkemize geçici gelen Müslüman kardeşimize düşmanlık yapıp, halkı geçici misafirlere karşı kinlendirip sokağa dökmeye çalışmak akıl kârı değil. Oy uğruna bu yapılanların külliyen yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Biz büyük milletiz ve o şekilde de kalmaya devam edeceğiz. Üç beş oy uğruna milletimizin birlik beraberliğini bozdurmamalıyız.
Bir Müslüman kimlerle yol yürüdüğüne iyi bakmalıdır. Kiminle yatıp kalkıyorsa onunla ahirette haşrolunacaktır.
Bütün İSLÂM coğrafyasındaki devletler bizim ayağa kalktığımızı gördüler. Bizden işaret bekliyorlar. O zaman bize düşen bu beklentileri çökertmeden, adımlar atarak ittihad-ı İSLÂM'ı gerçekleştirmektir.
Devletimizin üst yöneticileri büyük düşünmelidir. Onlar adımlar atarken bizlerde onların o adımlarına karşılık desteklemektir. İçimizdeki geçici misafir kardeşlerimize, misafir perverliğimizi güzel gösterip, iyi davranmalıyız. Onlar vakti gelince ülkelerine gönderilecektir. Düşmanlık mazlumlara değilde Siyonist, PKK, DHKPC ve PKK’yı besleyen ve orada devlet kurdurmaya çalışan emperyalist devletlere karşı yapılmalıdır.
Rabbimiz ALLAH (c.c) ülkemiz içerisinde, bizlerin birlik ve beraberliğini perçinlesin.
Üstat Bediüzzaman'ın şu sözüyle yazıma son vermek istiyorum:
"Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır!"
Kalın Sağlıcakla
