Ankara Barosu’nun haddine mi düşmüş Din işlerine karışmak! Google News

  • 27 Nisan 2020
  • 0
Font size:

Diyanet İşleri Başkanı sn. Prof. Dr. Ali Erbaş Cuma hutbesinde eşcinsellikle ilgili şunları söyledi:

-Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği (Lut Kavminin Fenalıkları) eşcinselliği lanetliyor. Nedir bu yasağın hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bu haramın hikmeti.

Yılda yüzbinlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Gelin bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.

Hutbe bu değerli okurlarım.

Bu sözlerde ne var? Bu sözler Allah cc emridir! Bu sözler birilerini mutlu veya mutsuz etmek için yazılmamıştır. İslam inancına sahip her Müslümana farz olan nasihatlerdir.

Bu sözler için Ankara Barosu Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede Diyanet İşleri Başkanının İslam inancı gereği Kuran-ı Kerim'de yazan Allah’ın emirlerini hutbede okumasının Ankara Barosuna ne gibi bir sıkıntı verdiği beni hala düşündürmektedir.

Baronun yapacak başka işi yok mu? İslam ahlakını ve emirlerini sorgulamak Ankara Barosu’na mı kaldı?

Ankara Barosunun bu çıkışı baroya kayıtlı tüm avukatları bağlamadığı aşikârdır. Baronun bu açıklamasına şahsımın ve dini vecibelerine gönülden bağlı vatandaşlarımızın verdiği tepki elbette ki bu çirkin açıklamayı yapan baro yöneticilerinedir. Yönetim ile fikriyat olarak ayrı düşen, açıklamada imzası olmayan Ankara Barosu avukatlarına herhangi sözümüz yoktur. Bizim tepkimizin muhatabı açıklamada imzası olan avukatlar ve Ankara Barosu yönetimidir.

Diyanet İşleri Başkanlığının görevi İslam’ı doğru anlamak ve anlatmaktır. Böyle bir sorumlulukla yükümlü kurumumuz konuyla alakalı elbette ki hutbe de vatandaşlarımızı bilgilendirip onları kötü amellerden uzak tutup iyiye ve hayra yönlendirecektir.

Aksini anlatması zaten İslam’a aykırı bir davranış olur ki o zaman Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı tartışılırdı.

Kaldı ki yalnız İslam dininde değil semavi dinlerin hepsinde bu tür davranışlar yasaklanmıştır. Peki, bunu dinle bağdaştıran özellikle İslam’a karşı bir tepki veren bu şahıslar gerçekte insanları nasıl etkilemeye çalışıyorlar bu tepkiyle nereye varmaya çalışıyorlar? Asıl amaçları nedir?

Ateizm ve eşcinselliği bir araya getirerek ülkemizde ahlaksızlığı özenti haline getirip ahlaksız bir nesil yetişmesi için öncülük mü edilmeye çalışılıyor?

Her toplumda olduğu gibi ülkemizde de eşcinsel insanlar vardır. Burada o insanların yaşam tarzına karışmak Diyanet İşleri Başkanlığının işi değildir. İslam emri bil maruf ile doğru yolu göstermek ile mükelleftir. Yapılan nasihat sonrası bireyin yapacağı tüm davranışlar onu bağlar. Yaşam tarzında başkasına zararı olmayan tüm davranışları sergilemesi şahsn kendi uktesindedir. Yalnız birilerinin canını sıkıyor diye Diyanet İşleri Başkanlığı da iyiyi, güzeli ve mükemmeli anlatmaktan asla vazgeçmemelidir. Bu tarz hutbeler yeni nesil gençliğimizin irşadına vesile olacaktır.

Cumhurbaşkanımız sn. Recep Tayip Erdoğan’ın da Diyanet İşleri Başkanına desteği İslam ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ziyadesiyle memnun ettiği de bir gerçektir. Önceki dönemlerde Diyanetin İslam’ı anlatma konusunda yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Artık o eski Türkiye'nin geride kaldığını herkesin bilmesi gerekir. Umarım Ankara Barosu da bu durumu anlamıştır. Anlamadıysa birde şöyle anlatayım; hiç kimse ahlaksızlık üzerinden hiç bir amaca ulaşmamıştır sizde ulaşamazsınız.

Ahlaksızlıkla ulaşılacak hedefin sonu da ahlaksızlıktır…

    Yorum Yaz