Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı sn. Recep Tayip Erdoğan hakkında söylediği o bir milli güvenlik sorunudur sözlerini kınadığımı ve çok çirkin bulduğumu söylemek isterim. Neden mi? Sn. Erdoğan’ın şahsına siyasi tartışmalarına tabiki karışma hakkım yok. Kendi aralarında her siyasetçi birbirlerine söylemleri olur. Fakat ülkemin seçilmiş cumhurbaşkanına milli güvenlik sorunudur demesi beni ve her vatandaşı ilgilendirir. Bir ülkenin başındaki seçilmiş yöneticiyi ülkenin milli güvenlik sorunu olarak sorumsuzca dile getirmek ancak cahillik olur diye düşünüyorum.
Kaldı ki kıyaslama yapacak olursak bu ülkede milli güvenlik sorunu olarak kimi gösterirsin deseler bende etrafıma bir bakarım. Kim kiminle iş tutuyor? Kiminle siyasette yol arkadaşlığı yapıyor? Türk siyaseti bugün bir tarafta Cumhur İttifakı, bir tarafta Millet İttifakı diye iki ayrı politik gruplaşma oluştu. Burada oluşan siyasi birlikteliklere baktığımızda AKP, MHP ve BBP Cumhur ittifakını oluşturan partilerdir. Bu partilerin en önemli tanımı ise milli değerlere verdikleri önem ve hassasiyetleridir. Bunun aksini kimsenin düşünmeyeceği bir gerçektir. Çıkıp biri Sn. Devlet Bahçeli için milli güvenlik sorunu diyebilir mi? Dese de kim inanır? Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ı bulunduğu makam itibariyle milli konularda tartışılmasını ve yorum yapılmasını bile doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
Diğer tarafta Millet İttifakı yer almaktadır. Bu ittifakı CHP, İYİ Parti, SP ve HDP oluşturmaktadır. Bu saydığım partilerin özellikleri ve öncelikleri de mevcut iktidarı devirmek için her yol mubah ilkesi ile hareket etmesidir. Özellikle CHP ve İYİ Parti kendi seçmeninin hassasiyetlerini dahi göz ardı ederek çareyi HDP’nin oylarını ve desteğini almakta buluyor. Desteklerini de aleni bir şekilde Selahattin Demirtaş’ı kahvaltıya davet ederek, Siyasi çizgisini çok beğenerek, methiyeler dizerek vs. belli ederler. Şimdi değerlendirelim bu kadar methiyeler dizilen birini kahvaltıya çağırıp ne konuşacaksın? Ülke meselelerini mi? Yoksa ülkeyi nasıl bölüşeceğinizi mi? Siyasi çizgisini beğendiğiniz birini dolayısıyla örnekte alıyorsunuzdur. Örnek aldığınız ve kahvaltı sofrasında ağırlamak istediğiniz kişi terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisinin abisi ve kendisi de benzeri suçlardan cezaevinde yatıyor. Şimdi soruyorum hangi birliktelik bu ülkede bir milli güvenlik sorunudur? Cumhur İttifakı mı yoksa Millet İttifakı mı? Aslında Sn. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi zillet ittifakı desek doğru olur mu bilmiyorum karar siz değerli okurlarımındır.
Yine dünkü gurup toplantısında sn. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan dinlediğim kimin söylediğini bilmiyorum kendi kendine bir soru sordu "AKP kaybeder de biz iktidar olursak AKP’ye yakın iş adamlarının mallarına el koyacağız. AKP’yi destekleyen medyaların kapısına kilit vuracağız. AKP’yi destekleyen memurları kapının önüne koyacağız.” Diyorlar. Yine kendi söylemlerine verdiği cevap "Bu nasıl iştir bu tam bir akıl tutulması böyle şey olur mu?" diyor sn. Kılıçdaroğlu, bende olur diyorum. Bu kapasitenin sizin siyaset anlayışınızda var olduğunu biliyorum. Özellikle memurları kapı önüne koyma işini kazandığınız belediyelerden gördük. Hem de bu konuşmaya benzer bir konuşma yaptınız. Üstüne birde namus sözü verip işçi memur demeden kapıya koydunuz. Bir iftira attınız “bankamatik memuru” diyerek binlerce insanı ekmeğinden ettiniz. Birkaç belediye kazanmayla yaptıklarınız iktidar olunca yapacaklarınızın teminatıdır bence.
O yüzden bu memleketin yakasından düşmeniz en hayırlı yoldur sizin içinde memleket içinde.
Verdiğiniz namus ve şeref sözlerinden sonra yaptığınız işçi ve memur kıyımlarından sonra inandığın hangi değer varsa onun üzerine yeminde etsen boştur. Millet sizin fırsatı ele geçirdiğinizde neler yapacağınızı gördü. Belki de bu yaptıklarınız memleketin hayrına oldu. Birkaç belediyeyle gerçek yüzünüz ortaya çıktı. Öyle değil mi kıymetli okurlar. Kalın sağlıcakla…