Salgın süreci toplumun genel sağlık durumunun yanı sıra psikolojisini ve bunun yanında davranışlarını da ciddi anlamda etkiledi. Yaklaşık yüz yılda bir tekrar eden olayı yaşamak toplumları gayrı ihtiyari olumsuz etkiliyor. Bunun en önemli sebebi ise tabii ki tecrübesizliktir.
Evlere kapanıp kaldığımız şu günlerde size Salgın Edebiyatı yapmayacağım. Mümkün mertebe sizlere de bu konuda daha fazla konuşmamanızı tavsiye ederim. Sosyoloji Bilimi, Aile toplumu oluşturan en küçük yapı birimidir diye tanımlar. Birey ise bu en küçük yapının bir üyesidir. Dolayısıyla Sağlıklı Bir Toplum için Sağlıklı Bir Aile ve Sağlıklı Birey hedefleri bizler için kaçınılmaz doğrulardır. Akıllı ve Şuurlu nesiller yetiştirmek memleketimize vefanın bir gereğidir.
Sosyal Medyanın yönlendirdiği bir dünya düzeninde toplumların çok ciddi bir şekilde manipüle edildiğine tanık oluyoruz. Öyle ki son Amerika Başkanlık Seçimlerinde Twitter sonuca etkide bulundu dersek abartmış olmayız.
Yine Fransa ve Almanya’da geçtiğimiz günlerde Emekli Askerlerin Darbe mesajları Batı Dünyasının kendi tuzağına düşmesi diyebiliriz. Bir taraftan dünyayı karıştırma girişimleri devam ederken bir taraftan da kendi içlerinde bir çatışma ile karşı karşıyalar.
Geçmişte bizim gibi Az Gelişmiş Ülkelerde yerli işbirlikçileriyle bizzat Darbe Girişimlerinde bulunan Sömürgeci Batı Devletleri bugün kendi silahları ile kendilerini vurmak durumunda kalıyorlar. Sömürgeci Batı gücünü kaybetmemek için ciddi mücadele veriyor diyebiliriz.
Yakın tarihteki 12 Eylül 1980 Darbesi ve 15 Temmuz Darbe Girişimi, Batının içimizden satın aldığı siyasetçiler ve üniformalılarla yaptığı işbirliğinin en belirgin örneklerini oluşturmaktadır. Ülkenin siyasal ve ekonomik manada Kaos ortamına sürüklenmesi suretiyle Darbe için uygun zemin hazırlamak artık bilinen bir yöntem olmuştur.
Günümüzde batı orjinli Darbe Yapımcıları daha ciddi senaryo ve ortaklıklara ihtiyaç duymaya başladılar. Aslında Küfür Alemi eskimeyen düşmanlığını yine eskimeyen bir tuzak ile hayata geçirmek istiyordu.
Yüzyıl önce Sultan Abdulhamid Han’ı kendi milleti gözünde itibarsızlaştırma yöntemiyle deviren Küfür Ehli bugün aynı senaryoyu Erdoğan üzerinde uygulamaya çalışıyor. Müslüman olduğundan ve İmanından yana şüphe duymadığımız Erdoğan sadece Türkiye değil Ümmet Coğrafyasının bel bağladığı bir lider olma özelliği taşıyor.
Halkın ciddi teveccühüyle iktidara gelen Erdoğan Abdulhamid Han çizgisinde ilerlemekle beraber onun yaptığı hatalara düşmemeye özen gösteriyor.
Ancak sırf Erdoğan’a karşıt kitleler oluşturmak adına Türkiye’deki İslami Kesime Erdoğan Laikleşiyor diyorlar. Diğer taraftan Laik kesime ise Erdoğan Şeriat getirecek diyorlar. Erdoğan bu durumda sizce ne oluyor? Akıllı bir insan meselenin ne olduğunu buradan rahatlıkla anlayabilir. Kahpelik ibaresi bu durumda çok ama çok hafif kalıyor.
Karabağ’ı 30 yıllık Ermeni İşgalinden kurtaran ve Ayasofya’yı aslına rücu ettiren Erdoğan belli ki Küfür Ehlini ziyadesiyle kudurtmuş. Keza Alparslan Kuytul Taraftarlarının Gaziantep’te İtikafa girme bahanesiyle cami provokasyonuna müdahale eden polisler üzerinden Erdoğan’a yüklenmeleri bu sebeptendir.
Ben şahsen bugüne kadar Adana başta olmak üzere Türkiye’de İslami hiçbir organizasyonda veya etkinliklerde Furkan Vakfı olarak bilinen bu cemaati ve mensuplarını görmedim. Gören varsa lütfen ses versin. Normal zamanlarda camilerde namaz kılmayan hatta Diyanetin İmamlarının arkasında namaz kılmayı reddediyor. Ancak bu kısıtlama döneminde camilerde itikafa gireceklerini dile getiriyorlar.
Aynı Kuytul, Pkk Terör Örgütünün kamplarına Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı operasyonlara şiddetle karşı çıkıyor. İnanmayanlar bu malum zatın videolarını Youtube kanalından izleyebilirler.
Erdoğan’ın Küreselcilere yönelik “One Minute ve Dünya 5’ten Büyüktür” ile başlayan çıkışları belli ki Siyonist Yapıyı gerçekten çileden çıkarmış. Osmanlı’nın geri dönüşü rüyası Batı Dünyasının en büyük korkuları olmuş diyebiliriz.
Küfür Ehli bunu çok iyi görüyor. Dahası Erdoğan karikatürlerde dahi dedesi Sultan Abdulhamid Han resmiyle özdeşleştiriliyor. Batı açık ve net bir şekilde Erdoğan önderliğinde Yeni Türkiye’nin Osmanlı Doktrinini hayata geçireceğine inanıyor ve dahası korkuyor!
Yüzyıl önce kazandığımız savaştan topraklar kaybettirerek bizi zayıf düşüren Vahşi Batı bugün Hasta Adam diye tanımladığı Osmanlı’nın yeniden küllerinden doğacağından yana önemli bir kaygı yaşıyor. Bu kaygı nedeniyle gelişen ve büyüyen Türkiye’yi nasıl yeniden kaotik bir döneme sürükleriz diye planlar yapıyorlar.
Her zamanki taktiği uygulamak üzere yola çıkıyorlar. Cumhuriyet tarihine yapmış olduğu devasa hizmetlerle adını yazdıran Erdoğan için yıpratma ve itibarsızlaştırma eylemlerini hayata geçiriyorlar.
Bırakın Alparslan Kuytul Taraftarlarını İslami Kimliğe sahip Saadet Partisi gibi oluşumların Darbe Sevici CHP ve HDP ile beraber hareket etmesi Erdoğan üzerine oynanan oyunun ne denli büyük olduğunu bizlere anlatıyor. Erdoğan Düşmanı Batı Alemi ile, bu ülkenin İslami, Milliyetçi ve Cumhuriyetçi Partilerinin tuhaf bir koalisyon kurmaları gerçekten manidar!
Amerikan Seçimlerini artık Türkiye ile ilgili politikalar belirliyor. Dahası seçim dönemi ABD Başkan adayı Bidon Kafalı Türkiye’deki aciz muhalefetten ve terör örgütleri FETÖ/PKK’dan destek istiyorlar. Yetmiyor Türkiye’deki muhalefetten dostlarımız diye bahsediyorlar.
Küfür Ehlinin Irak’ta Saddam Hüseyin ile başlattığı İslam Coğrafyasını işgal girişimi Mısır ve Libya örneklerinde olduğu gibi yine maalesef yerli işbirlikçileri ile gerçekleştirildi. Müslüman Akıllı ve Uyanık olmadığı sürece İslam Coğrafyasında bu işgaller ve zulümler sürecektir.
Bugün özellikle Mısır ve Libya Halkları yaşadıklarından ötürü bin pişmanlar. Ancak çok geç kaldılar. Çünkü içine düştükleri tuzağın farkına vardıklarında iş işten geçmişti diyebiliriz. Liderlerini yıkıp iktidardan edecek Sömürgeci Batı’nın ne yapacağını ve asıl amaçlarını anlayamamışlardı. Tıpkı Türkiye’de İslami Misyona sahip Saadet Partisi ve Milliyetçi İdeoloji mensubu İyi Parti gibi diyebiliriz.
Son günlerde Muhalefet Milletvekilleri ve liderleri İktidara doğrudan darbe mesajları verme yarışı içerisine girdiler. Bu ülkeye 40 yıldır çivi çakmamış sözde siyasetçiler Erdoğan ismini ağzına almadan evvel bir aynaya bakmalılar.
Emin olun bu cümleler kendilerine ait değil. Keza Türkiye’de Sol İdeoloji Kılıçdaroğlu Dönemi ile son bulmuştur diyebiliriz. Hiçbir seçim kazanmamasına rağmen Genel Başkanlık koltuğunu bırakmayan Diktatör Kemal, Erdoğan’a Diktatör diyecek kadar kişiliksiz bir siyaset gütmektedir.
Erdoğan bu ülkeyi Asırlık Prangalarından Kurtaran Liderdir. Bırakın yaptığı devasa hizmetleri ve icraatları bu bile başlı başına Umudun ismi olması için yeterlidir. Lütfen gözünüzü açın Batı Dünyası son yüzyılda Menderes, Erbakan ve Özal gibi yerli ve milli liderlere karşı yapılan saldırıların tamamından fazlasını Erdoğan karşısında gerçekleştiriyor.
Sözde Ermeni Soykırımına yönelik açıklamalar, Kıbrıs Meselesi, Ermenistan ve Karabağ Konusu, Uçak ve Helikopter Ambargoları, Terör Örgütlerine tam destekleri daha saymakla bitmez.
Ve aynı dönemde buna karşılık Erdoğan tarafından Savunma Sanayinde yerli üretime geçilmesi, IMF’e olan borçların bitirilmesi, Batık Bankalardan dolayı yapılan ödemeler, Batık Hazineyi Altın ve Dolar ile ayağa kaldırma.
Türkiye’nin uluslararası arenada kaybedilen itibarını yeniden kazandırılması gibi kutsi bir misyonu gerçekleştiren yine Erdoğan oldu. Şimdi kısır tartışmalar ile enerjimizi harcayacak bir zamanda değiliz. Hem de düşman top ve tüfekle tekmili birden saldırıya geçmiş durumdayken.
Sağcısıyla Solcusuyla bu ülkenin her ferdi Salgın Dönemi verilen hizmet ve yapılan insanüstü çaba ile Erdoğan’a saygı duyuyor. Ülkesine Hizmet etmek yerine iktidar ihtirası ile iktidara giden her türlü yolu mübah gören aciz muhalefeti ise Yüce Türk Milletine havale ediyorum.
Düşman Askeri bu topraklara girdiğinde Ne Türk, Ne Kürt, Ne Arap Nede başka bir unsura bakmayacak. Kurtuluş Savaşı bunun en güzel örneğidir. Vatan Toprağı Namustur. Bu topraklarda Gavur Postalı isteyen var mı aranızda? Bunu bilmeyenlere hatırlatmakta fayda var!
Selam ve dua ile…
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com