"Elimde avcumda ne kaldı?"
Deme!
"Elekten geçirildin!"
Şimdi avcunda en kutsal
"Öz baba" mirası olan duan kaldı.
Ha bide onun filizlenmesi için kirpiklerinin kıvrımlarından yol bulan damlalar.
Rabbine açtığın avuçlarını;
Aman ha!
Kimseye uzatma.
Tutmayacaklar, tutmadılar da zaten.
Tekim yalnızım deme!
Dediğine pişman olursun, O'nun varlığını her hissettiğinde.
Bugün varım yarın yokum deme!
Çünkü belki yârin da hiç olmayacak!
Üstat Özdemir Asaf şiirinde ne güzel ifade etmiş bunu:
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Daha dün doğmuşuz sanki
Yeni okula başlamışız
Yeni sevmişiz
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yok ki.
Yok ki!
Olmayanı oldu belleyip dert etmek divanelik.
Var olan nefes aldığım andır.
Aldığım nefese teşekkür ettiğim,
Ettiğim teşekkürün bile bana lütuf olduğunu bilip "şükrettiğim andır", var olan.
Benim hayatım dört mevsim değil çok mevsim.
Ondan geçmez vakit.
Ondan arafta beklemelerim.
Oysa kurulu idi vakit.
Dedim ya benim hayatım dört mevsim değil ki çok mevsimdi ondandı bu gecikmelerim.
Hayat bir dere gibi önüne neyi almışsa,
Ki onlardan biride bendim
Sonsuzluk okyanusuna döküyordu,
Umursamadan fütursuzca.
Ne naz ne niyaz ne çığlık dinlemedi.
Çünkü duymadı, duyamazdı.
Ona bahsedilmiş çağlayan sesi vardı.
Susmadı, susmayacak.
Ben bugün, şuan; dünün yarınını yaşıyorum.
Bugünün yarını var mı bilmiyorum.
Bilmediğim bilinmezliğe sermayemi yatıramam, yatırmamalıyım.
"Bir defa verilir ömür"
Bir defa!
Onu da şansa bırakıp kaybedenler güruhuna katılamam.
Verilen her nefes aslında ikinci şanstır.
Biz sanırım milyonlarca şansı hep kaçırdık.
Hadi şimdi aldığımız nefesle Bismillah
Deyip avcumuzdaki dua kuşunun bir kanadına tutunalım.
Dua kuşunun beklediği kapıda buluşmak umudu ile...
Sevgi dolu yüreklerde, umut yüklü gönüllerde, avuçlara fısıldanan isimlerden olma ümidi ile hoş kalın hoşça kalın.