Gerçekten üzülüyorum, Bugün bir değerleme yaptım kendimce,
Çıkıp çarşı pazar dolaştım, grup marketleri gezdim, bu marketlerdeki müşteriler ile konuştum.
Duyduklarım üzüntümü daha da katladı. Ama ne yapabiliriz ki, elden ne gelir demek yerine, kamuoyuyla bunları paylaşmak istedim.
Yaşamak herkesin hakkıdır ve yaşam hakkı kimsenin elinden alınamaz.
İnsanlar ruh olmuşlar, her şeyden habersiz yaşıyorlar, birer makine haline gelmişler, tek dertleri evinin geçimini sağlamak çoğunun, çoğunun hayatı iş ve ev arasında geçiyor. Ve bu insanlar çaresiz durumdalar. Yardım çığlıklarını duymamak elde değil.
Sevgili arkadaşlar ülkedeki gelir adaletsizliği hat safhalara ulaşmıştır, bu gelir adaletsizliği için acilen bir çözüm üretilmelidir, yoksa büyük bir buhran bizleri bekliyor benden söylemesi.
Ülkedeki gelir piramidinin altı iyice genişliyor, orta sınıf eriyip, yoksul sınıfın yerini alırken, yoksul sınıf yok oluş eşiğine gelmiş durumda. Piramidin en tepesinde bulunan zengin sınıf ise iyice yükselerek zirveye yerleşmiş durumda.
Ülkedeki gelir dengesi sağlanmadıkça, yoksul sınıf yok olmaya devam edecektir.
Ekonomik gelişmişlik defalarca söylediğim gibi vatandaşın alım gücüdür. Alım gücü azalıyor, dolayısıyla refah azalıyor.
Bu ulusal bir sorundur, çözülmesi muhtemeldir elbette. Nedir bu muhtemel çözümler peki;
Gelire göre vergi alınmasını önerebilirim. İşçi sınıfından kamu ve özel sektör dahil olmak üzere vergi alınması kaldırılmalıdır.
Serbest ekonomi modeli kaldırılmalı, devlet eliyle ekonomi modeline geçilmelidir. Yani pazardaki fiyatlar devletçe denetlenmeli ve kontrol edilmelidir.
Tavan fiyat uygulamasına geçilmelidir her bir ürün için, tavan fiyat dışında fiyat kullananlara ceza verilmeli, gerekirse pazardan çıkartılmalıdır.
Ortak kâr oranı belirlenmeli, hiçbir üretici bu kâr dışında gelir sağlayacak halde olmamalıdır.
Ülkece kalkınmak istiyorsak milletçe birbirimize saygılı olmak zorundayız.
Kemerleri sadece vatandaş değil, ülkenin her bir demirbaşı da sıkmak zorunda.
Yoksulluk yüzünden intiharlar çoğaldı, babalar evine ekmek götüremediği için intihar etti. Bu başıboş sistem hiyerarşisinden, ivedilikle vazgeçilmelidir.
Önce memleket, önce millet diyorsak bu kararda politikalar yapılmalıdır.
Faturalar milletin en çok dert yandığı konu. Hangimiz muzdarip değiliz bu konuda, vatandaş yaka silkiyor.
Vatandaş ne diyor sevgili arkadaşlar, marketlerdeki fahiş fiyatları görüp de sessiz kalmak mümkün mü?
Fırsatçılığın önüne geçmek zorundayız. Bu konuda devletin birimleri de çalışmalar yapıyor, bu çalışmalar arttırılmalı ve nihai sonuçlar ortaya konulmalıdır.
Vatandaş, enflasyonun altında ezildi,
Vatandaş market reyonlarına, tıpkı kuyumculardaki altın tezgahlarına bakar gibi bakıyor.
Yandım anam diyenler, eyvah battım diyenler, nakit yok deyip, karttan yiyenler diğer ayı nasıl çıkarırım derdine düşmüşler, vatandaş bu sıkıntılardan hangi yılda olduğunu dahi unutmuş.
Markete çocuklarıyla gelip, çocuklarının istediği çikolatayı alacak durumu olmayan baba, yada anne, nasılda başını eğiyor, ya çocuklar yokluğun acı tadını alıyorlar. Herkese yetecek kadar para, herkese yetecek kadar yaşam hakkı, herkese yetecek kadar özgürlük, herkese yetecek kadar onurlu bir hayat, sloganlarım bunlar.
Daha güzel bir dünya için, daha güzel bir hayat için, birlikte olmak zorundayız. Şiddetle, hiddetle değil demokratik hukuk ve mücadelelerle bütün problemleri çözmek için bir arada olmalıyız.
Vatandaş ne diyor başlıklarıyla her hafta yazılarım devam edecektir.
Sevgiyle kalın sağlıklı kalın
