Yaklaşık olarak bir buçuk senedir süren Pandemi nedeniyle toplumun geneli Maddi ve Manevi anlamda çok yıprandı. Alınan bir takım sosyoekonomik önlemler faydalı olmakla birlikte pansuman etkisinden öteye gidemedi diyebiliriz. Bizler Maddi kayıpların zaman içerisinde telafisinin mümkün olduğunu pekâlâ biliyoruz.
Ancak bu süreçte en büyük manevi sorunu ve kaybı memleketimizin geleceği gençler yaşadı. Bu durumdan bihaber olanlar için böylesi bir yazıyı kaleme aldım diyebilirim.
Özellikle son dönem her fırsatta Z Kuşağı ile ilgili olarak olumsuz ifadeler kullanan Ebeveynlerin ve Yöneticilerin dikkatini çekmek istiyorum. Pandemi Dönemi sosyalleşmeden uzak âdeta evde hapis hayatı yaşayan bu gençlerimizle ilgili bir takım acil önlemler alınarak hayata geçirilmelidir.
Bugün normal zamanlarda dahi bireyin en çok ihtiyaç duyduğu konuların başında Danışmanlık ve Gelecek Planlaması gelir. Bugün bu nedenle her bir gencimizin acil anlamda bir Danışmanlığa ve Gelecek Planlamasına ihtiyaç duyduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Bir taraftan gençlerin Akademik ve Mesleki Eğitim kayıpları telafi edilirken diğer taraftan Psikolojik ve Manevi Danışmanlık almaları Pandemi Travmasını hafif atlatmalarına muhakkak ciddi katkıda bulunacaktır. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için Devletimizin tüm kademeleri ile harekete geçmesi Sosyal Devlet olmanın bir gereğidir.
Boş geçen derslerin telafisi kadar boş geçen günlerin duygu dünyalarında yaratmış olduğu tahribatı onarmak noktasında Devletin en az 3 kurumunun; Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ortak hareket etmesi sorunun çözümü noktasında makul bir yaklaşım olacaktır.
En basitinden, toplumsal anlamda Doğal bir Afet sonrası dahi yaşanan travmanın telafisi günler hatta aylar alabiliyorken, Pandemi’nin Psikolojik etkilerini yabana atmamak toplum psikolojisinin selameti açısından hayati önem taşımaktadır.
Özellikle Üniversite Gençliğinin ivedi bir şekilde gruplar halinde eğitim ve öğretim programları kapsamında rehabilite edilmesi yine çok ama çok önemli bir konudur. Sadece ders kaybı değil Staj ve Mesleki tecrübelerden uzaklaşmış olma durumunun telafisi dahi, kaybolan özgüvenlerinin tamiri açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu hususta yine son yıllarda toplumsal manada sahada ciddi çalışmalar yapmakta olan Sivil Toplum Kuruluşları elini taşın altına koymaktan çekinmemelidir. Sorunun çözümü için yapılacak Çalıştay ve Sempozyumlara Üniversitelerin, Yerel Yönetimlerin ve Kamu Kurumlarının yanı sıra Sivil Toplum Kuruluşlarının da mutlaka dahil olması gerekmektedir.
Bu nedenle sürekli isyan etmek ve şikayetçi olmak gençlerimize hiçbir katkı sağlamayacağı gibi demoralize olmalarına neden olacaktır. Özellikle Eğitim Camiasının değerli mensuplarına bu noktada büyük sorumluluk düşmektedir. Gençler ile ilgili olarak tüm detaylar hesaplanmalı toplumun tamamını bu sürece dahil etmek için özel bir çaba gösterilmelidir.
Bir beden misali toplum olarak topyekûn bir mücadele ile kayıp ve hasarları telafi etmekle yetinmeyip geleceğe yönelik sağlam temeller oluşturmak asli hedefimiz olmalıdır.
Son dönemin kısır ve manasız magazin kokan gündemleri yerini, ülkemizin geleceği olan gençlerin gerçek sorunlarının çözüm alternatiflerine bırakmalıdır.
Bu nedenle her bireyin (Anne ve Babanın) kendi evinin önünü süpürmekle yani kendi çocuklarıyla işe başlaması yine yerinde bir davranış olacaktır.
Selâm ve dua ile...