İnsan hep şu soruyu sorar;
-Dünya neresi?
-Hayatın anlamı ne?
-Neden geldim?
-Neden yaşıyorum?
-Niçin öleceğim?
...
Tam olarak bu sorulara yanıtlar verilmese de;
Bazı şeyleri bilmek mümkün...
Örneğin;
-Hayatın anlamı dünyaya verdiklerimizle,
-Dünyadan aldıklarımızla,
-Kaderimize rıza göstermekle anlarız...
...
Akıllı bir insan hayatın anlamını arayanlara diyor ki;
-Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık kafanın aydınlığı kadardır...
...
Bu yanıtın içinde aslında her şey var;
Hayatın anlamını arayanlar;
Düşünmesini,
Bakmasını,
Görmesini,
Değerlendirmesini,
Yorumlamasını bilenler için binlerce yanıt içeriyor...
...
Başka bir akıllı insan diyor ki;
Hayatın anlamını belirleyememiş kişiler;
İleri yaşlarda ruhsal sıkıntı yaşar...
Depresyona girer, anksiyete veya endişe bozuklukları
Gibi tablolarla karşılaşır...
...
Sonuç olarak önemli olan;
Her zaman kendimizle barışık;
Olumlu düşünüp aynı şekilde bakmamız gerekiyor;
Böylece zihnimizi aydınlatmayı başarmalıyız..
Aradığımız mutluluk hazinesi;
Aslında bizim içimizde saklıdır...
Karanlık bizim zihnimizden kaynaklanıyorsa,
Nereye gitsek karanlıkta kalırız...
...
Akıllı başka bir insan diyor ki;
Koşullar ne olursa olsun,
Hayatın sorunlar ne kadar büyük olursa olsun;
Anlam duygusuna sahip olmak için şu dört temel psikolojik ihtiyaçlarımıza yanıt verebiliyormuş;
-Anlam duygusu sayesinde bir amaca sahip oluruz...
-Bu bize değerlere sahip çıkmayı telkin eder...
-Öz değerlerimizi anlam duygusundan devşiririz...
-Bu sahnedeki etkinliğimizi, verimliliğimizi kontrol altında tutup; yaşamımıza yön verebileceğimizi görürüz...
...
Tekrarı, yedeği, ertelemesi, tasarrufu mümkün olmayan,
Nihai hedefi mutlulukla buluşmak olan hayatımızın her anını;
Önce kafamızın içini aydınlatıp, sonra da hayatımızın her anında mutlu yaşayarak hayatımızı değerlendirmeliyiz...