"İnsan olmadan kul olunmaz"
Bir geçmiş zaman dilimi içerisinde okuduğum; derin, anlamlar ihtiva ettiren bir cümle idi.
Her daim bir spot gibi aklımda tuttum.
Ama bu günlerde TV’de, sosyal medyada, çevremde, bu cümle;
Haykırarak kendini bana hatırlattı.
İnsan neydi?
Etten kemikten oluşan sadece fiziki görünüşü değildi.
Lâkin yaradılış itibari ile unutandı. Zaten insan kelimesinin kökenine indiğimizde nisyandan gelir.
Nisyan ise, unutandır.
Unuttuk!
Biz neleri unuttuk?
İnsanı insan yapan özellikleri ki;
Biz buna "erdem" diyoruz.
Erdem neydi?
Doğru olmak!
Dürüst olmak!
Güvenilir olmak!
Vicdanlı olmak!
Âdil olmak!
Hoşgörülü olmak!
Mütevazı olmak!
Sırra emanetçi olmak!
Ve vefa, vefalı olmak!
Daha belki pek çok şey olmak.
Olamasak ta!!!
Aslında bu meziyetleri edinmek zor değildir.
Kendinden ödün vermeden, sahip olduğunda ahlakına karakterine taktiğin;
Ziynet eşyaları gibidir.
Aynada kendini güzel gördüğü gibi.
Yastığa başını koyduğunda, vicdanını da hoş naif bulup huzurla uykuya dalar.
Birde tabi madalyonun diğer yüzü var.
Bu nitelikleri kendinde barındırmayan,
"Unutanlar "
Aynada nasıllar?
Ya da yastık rahat değildi, uyumadım deyip bahane üretenler mi?
Unutanlar unuttuklarını teker teker uğurlarlar. "Sevgi ile değil pişmanlık ile."
"Keşkeler ile"
Atalar imiz : "Son pişmanlık fayda vermez " demişler.
Hâlâ sona gelmedi isek, pişmanlıkla yerine sevgiyi ve muhabbeti paylaşalım.
Sevgi, ilgi, merhamet ve vefayı bekleyenler.
Toprağın altında duyarlar;
Toprağın üzerindekilerin pişmanlıklarını.
"Hıçkırıklar"
Vicdanlarına kılıftır.
Ne vefa nede duadır.
Sadece aynı nakarat "keşke "
Son pişmanlık bizi, bizden etmeden.
Erdemliliğin ziynetlerini takıyor muyuz?
Aynadaki yansımadan cevapları görelim.
Ziynetimiz Erdem, huzurlu yastığımız vicdan olma ümidi ile Erdemli insanlarla kalın...