Hep aklımın bir köşesinde ilke olmuştur insanın hayatta bir duruşunun olması gerektiği, özellikle attığımız adımın sağlam olması gerekiyor.
Hani hayatın bir düzleminden baktığımızda şöyle çakı gibi dimdik ayakta olduğumuzun bir göstergesi olmalı duruşumuz. Eski Osmanlı külhanbeylerinin sokağın ortasında attıkları naralar var ya, onun gibi olmasa da olur ama şöyle bakıldığında gerçekten bir duruş göstermeliyiz hayata karşı.
Bir gün tavşanlar kendi liderlerini seçmek için toplanırlar ve aralarında konuşup kendileri için en uygun olacak lideri aramaya başlarlar, karşılarına üç aday çıkar ve bu adayları tavşanlar yakından tanımaktadırlar. Ve ertesi gün için kendi aralarında bir heyet kurup üç adayı da görüşmeye çağırırlar. İlk tavşan görüşmeye gelirken oldukça şık bir şekilde gelmiştir. Her heyet üyesi ne hediyeler getirmiştir ve görüşme boyunca sürekli diğer iki tavşanın hatalarını eksiklerini yalan yanlış bir biçimde tavşan heyetine anlatıp durmuştur. Kendisi hakkında en ufak bir kelime dahi etmemiştir. Görüşmeye gelen ikinci tavşan gündelik hali ile görüşmeye katılmıştır. Tavşan heyetine karşı oldukça ciddi bir şekilde sorulan soruları cevaplamıştır. Yalnız soruları cevaplarken kendi şampiyonluğunu çoktan ilan etmiştir. Diğer iki tavşanı görmezden gelmiş hatta onların hiç şansının olmadığını tavşan heyetine belirtmiştir. Son tavşan ise görüşmeye gelmemiştir ve böylelikle lider olma şansını kaybetmiştir. Ancak bu durumu merak salan tavşan heyeti tavşanın neden görüşmeye gelmediğini araştırmak için 3. tavşanı bulmaya karar vermişlerdir. Kısa bir zamanda yola çıkan tavşan heyeti üçüncü tavşanı bulduklarında oldukça şaşkın bir şekilde birbirlerinin yüzüne bakmışlardır. Bu sırada 3. tavşan Tavşanlı köyün tek aşçısı olan büyük tavşana yardım etmektedir. Yakından baktıklarında büyük tavşanın ayaklarının ve ellerinin sarılı olduğunu görürler ve bunun üzerine sorarlar.
Büyük tavşan ellerine ve ayaklarına ne oldu anlatır mısın?
Büyük tavşan cevap verir ormanda akşam yemeği için malzeme toplarken Avcılar tarafından vurularak yaralandım ve eğer bu tavşan olmasaydı belki de ölecektim eğer bugün yaşıyorsam hayatımı ona borçluyum der.
Tavşan heyeti sorar merakla
- tavşan senin bugün bizimle görüşmen vardı ve sen görüşmeye katılmayarak bizim liderimiz olma hakkını kaybettin. 3'üncu tavşan ekler evet biliyorum görüşmem olduğunu ve hazırlanmıştım gelmek için ama ormanda birilerinin acı içinde inlediğini fark ettim. Hemen koştum ve şimdi buradayım. Evet, belki lider olmayı çok istemiştim ama bir şey daha fark ettim ki ben iyi bir tavşanım ve kayıtsız kalamazdım o seslere diyerek konuşmasını bitirir.
Hızlıca oradan ayrılan tavşan heyeti bir karara varmak üzeredirler. Üçünün de ortak kararı bellidir. Görüşme kuralları ve şartları da bellidir. Bu kurallar yüzyıllar öncesinden koyulmuştur ve çiğnenmesi onlar için olanaksızdır. Evet, karar vakti gelmiştir. Artık yeni liderleri 2. tavşan olmuştur. Bu haberi alan tavşanlar üzülmüşlerdir. Çünkü onlar yeni liderlerinin onlara zulüm edeceğini bilmektedirler. Ama eldeki tercihler bunu zorlamıştır ve gelecek döneme kadar artık liderleri ikinci tavşandır.
Evet, yukarıda anlattığımız bir tavşan hikâyesiydi bu Tavşan hikâyesini hayatımızda sıklıkla görebiliriz. Çalıştığımız işyerinde bulunduğumuz dernekte hatta kendi evimizde dahi bu üç tavşandan da var olduğuna eminim.
Yalnız senelerdir bize dikte edilen çiğnersek sanki büyük bir günah işlemişçesine huzursuz bir şekilde kaldığımız o kurallar evet birçoğumuzun istemediği kurallardır.
Hani görürsünüz yakından baktığınızda bir fabrikada en ufaktan gitmiş olduğumuz okulda üniversitede hatta daha da küçük bir örnek vereyim gitmiş olduğunuz halı saha maçında bunları görürsünüz. Bazılarımız başkalarının hayatına yardıma koşarken kendi hayatları için sunulan fırsatları gözlerini kırpmadan fedakârca geçebiliyor ama işte bilmediğiniz bir şey var hayat hiç de masallarda anlatıldığı gibi kolay olmuyor.
Hani vardır ya en rolde oynayanlar bütün işi başkaları yapıp da sırf kendileri ön markaj da diye terfi alanlar, eminim sizlerin yanında da vardırlar.
Ve devam ediyorum işini düzgünce yapan önlerden uzakta Kalan tek derdi evinin geçimini sağlamak kimseden bir menfaat beklememek olan hayatlarda vardır ve ne yazık ki bunları çevremizde oldukça sık göremeyiz.
Hani bir şarkı vardır ya hayat Bayram olsa insanlar el ele tutuşsa, şimdi soruyorum sizlere bir tarafta bal arısı, bir tarafta eşek arısı birinin yaptığı bal, birinin yaptığı zarar vermek.
Yorumları sizlere bırakıyorum
Esen kalın sevgi ile kalın
