Ramazan ayında çoğumuz uykuya yenilip sahuru atlıyoruz. Oysa Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “mübarek kahvaltı” diye nitelendirdiği ve “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır” buyurduğu bu öğünün atlanmaması gerekir.
Rasulullah (s.a.v.) sahuru önemsemiş ve insanları “Gündüzün orucuna sahur yemeği ile gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” buyurarak sahura kalkmaya teşvik etmiştir.
Sahur yemeği, oruç tutacak kişilerin imsak vaktinden önce gece yedikleri yemektir.
Ramazan ayıda mümkün olduğu kadar sahur yapmaya gayret edilmeli. Sahurların yüksek fazîlet ve kıymeti hakkındaHz. Peygamber(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Bir yudum su ile dahî olsa sahur yapınız.” (Abdurrazzâk, Mu sannef, IV, 227/7599)
“Sahur yemeği yiyin, zîrâ sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20)
Hadis-i şerifte buyrulur:
“İftarı acele ediniz; sahûru geciktiriniz!..”
Sahur yemeğinin bereketi
Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)
İbni Ömer (r.a.) dedi ki, Resûlullah‘ın iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah şöyle buyurdu:
“Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz.”
İbni Ömer, “Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti” demiştir. (Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17)
Resûlullah, oruç tutarken sahura kalkmayı ve iftarda acele etmeyi tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyâm, 48; Tirmizî, Savm, 17/708.)
“Gündüzün orucuna sahur yemeği ile gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” (Hâkim, I, 588)
Sahur ile sabah namazı arası
Zeyd İbni Sâbit (r.a.) dedi ki:
"Biz Resûlullah ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık. Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. “Elli âyet okuyacak kadar” cevabını verdi." (Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47)
Sahurda İbadet etmek
Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır:
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)
Allâh Teâlâ, teheccüd namazını Peygamber Efendimiz’e husûsî olarak farz kılmıştır. Bizler de Ramazan-ı Şerif içerisinde sahura kalktığımızda en az 2 rekat teheccüd namazı kılmaya gayret etmeliyiz. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Gecenin bir kısmında da sâdece sana mahsus bir fazlalık olmak üzere Kur’ân ile teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda eriştirir.” (el-İsrâ 17/79)
Teheccüd namazı ile ilgili Resûlullâh buyurdular:
“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavât, 101)
“…Farzlar dışında en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 203)
Yine Allah Resûlü buyururlar ki:
“Cebrâîl (a.s) geldi ve şöyle dedi: «…Hiç şüphe yok ki, mü’minin şerefi (değeri) teheccüd namazındadır…»”