Ülkelerin Ekonomik Güçleri İşçilerin Refah Seviyeleridir

Kayıt Tarihi: 08 July 2021 Yazar: Muhammet Yumuşakipek

Eski bir siyasetçimizin söylemiş olduğu bir sözü asla unutamıyorum, gelin o söze kulak verelim.

Ne diyordu bu söz, devlet adamları fakir ölmelidir ki idare ettikleri milletler zengin ve refah içinde olsunlar.

Öncelikle burada bir ayrıma gitmek isterim,

Milletlerin zenginliği sadece devlet adamlarının fakir ölmelerine mi bağlıdır.

Devlet adamlığı nasıl olunur, eskiden bilmem hatırlar mısınız devlet bakanlığı adı verilen bir kurum vardı, yıllar içerisinde siyasetin gölgesinde kaldı bu kurum.

Şehirlerdeki valilikler, ilçelerdeki kaymakamlıklar ve diğer sayılabilecek yönetme erkine sahip olan kurumlar devletin kendi erkini oluştururlar.

Devlet bağımsız ve canlı bir yapıdadır.

Devletin ne olduğuna dair, tarihler boyunca yüzlerce fikir ortaya atılmıştır.

Kimine göre devlet bir ejderhaya benzetilmiş ve uzun dönemde devletin varlığı insanlık için zararlı olarak gösterilmiştir.

Kimilerine göre devlet kutsala dayandırılmış ve böylelikle kendine güçlü bir temel alanı bulmuştur.

Devlet adamlarının maddi olanakları, ekonomik güçleri, milletlerin ekonomik güçlerini temsil eder mi diye bir soru sormak istiyorum.

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri piramitler yardımıyla gösterilir.

Ve dikkat edersek, piramidin tabanında işçiler onun üzerinde orta sınıf onun üzerinde orta zenginler, onun üzerinde zenginler, onun üzerinde de çok uluslu şirketler ve en tepede ise benim gizliler adını verdiğim bir grup yönetsel erk sahipleri bulunuyor.

Ve işçiler orta sınıfı, orta sınıf ise zenginleri sürekli besleyerek hiyerarşik bir döngü meydana getiriyor.

İşçilerin emekleriyle sermaye sahipleri ürün elde ediyor ve bunu değerleme yaparak iç ve dış piyasalarda pazar oluşturuyor.

İlk başta ki söze geliyorum ve o sözü genişletmek istiyorum, şirket sahipleri, çok uluslu şirketlerin sahipleri, üretim sonucunda ortaya çıkan ürünün nihai tüketiciye ulaştıktan sonra elde edilen kar düzeyinin piramidin kollarına eşit düzeyde dağıtılması emek üretiminde artı değerin de yer almasının gerekliliği üzerinde durmak istiyorum.

Aslında baktığımızda dünyadaki ekonomiler de anlattığım piramidin özelliklerine göre kurulmuştur.

Ve diğer bir açıdan bir anlık piramidin ters döndüğünü düşünelim, neler olurdu sizce.

Aynı alman filozof Max Weber’in dediği gibi olur muydu?

Proletarya üretim kaynaklarını ele geçirecek ve sınıfsız toplum kurulacak. Böylesi bir idea mümkün müdür sormak istiyorum.

Milletlerin zenginliği yöneticilerinin, sistemsel erke sahip olanların, üretim araçlarına, üretim kaynaklarına ve işçi sınıfına ne gözle baktığıyla doğru orantılıdır.

Daha açık bir tabirle işçilerin refah seviyeleri ülkenin refah seviyesidir.

Bir ülkede refah seviyesini ölçmek istersek işçilerin haklarına, olanaklarına ve almış oldukları ücret miktarlarına bakmak yeterli olacaktır. Ekonomik güç belirlemede en yüksek pay işçi sınıfına aittir.

Çünkü ekonominin lokomotifi tabanda yer alan işçi sınıfıdır. Buradan da anlaşılacağı üzerine ülkelerin ekonomik güçleri işçilerinin refah seviyeleridir.

Sağlıkla kalın sevgiyle kalın

 
Daha iyi bir kullanıcı deneyimi için tanımlama bilgileri kullanır. İzin verir misiniz?

Telefon: 0532 268 05 48

E-Mail: info@kilithaber.com