Dünya dönüyor ama neler pahasına, sevgili okurlar. Sanırım herkes farkındadır, son derece kritik bir dönemeçte olduğumuzu. Bu tespitimi Cumhuriyetin 100’üncü Yılı arifesindeki sadece Türkiye için değil, bütün yerküremiz için de söylüyorum. Son zamanlarda fazlasıyla hızlandık, yuvarlanmaya doğru dolu dizgin gittiğimizi sanırım herkes hissediyordur. Ancak her şey bir yana Karadeniz havzası ne kadar çok çatışmacı enerji barındırıyormuş, gördük ve yaşıyoruz, depremde açığa çıkan enerji gibi. Karadeniz Havzası; güç ve çıkar odaklı tüm sistemi etkileyen sistemik yapısı çatışmacılığı adeta körüklüyor. Gün geçmiyor ki, olumsuz bir şey üretmesin. Bir tarafta havzada yer alan aktörler, diğer tarafta havza ile ilgili küresel ve bölgesel aktörler ekseninde çıkar farklılaşması ve rekabete dayalı kutuplaşmanın pik yaptığı bir coğrafi alan. Nedense bu coğrafyanın kaderi bir ikilem, bir düalite. Hiç eksilmemiş hep egemen olmuştur, bu coğrafyada. Rusya’nın Moskova Knezliğinden devlete evrilmesiyle Türkiye, Rusya’ya karşı bu düalitenin içinde önce tek başına, daha sonra müttefiklerle hep yer almıştır. Bu düalite öyle bir ikilemdir ki, aynı deprem oluşumunda iki farklı yöne hareket eden fay hatları gibi, hareket ederken birbirlerine sürtünürler. Şöyle bir anımsayın depremin oluşumunu. Bu fay hattı levhaları öylesine büyüktür ki sadece hareket ederken yaptıkları bu sürtünme sonucunda ortaya çok büyük enerjiler çıkmaz aynı zamanda ısı enerjisi de meydana gelir, tıpkı savaş ortamı gibi…
Karşılıklı olarak saflar sıklaştırılırken taraflar da belirginleşiyor. Emare mi istiyorsunuz işte emareler. Bunlardan birincisi İran açıkça deklere etmemekle beraber RF tarafında yer alması, ikincisi RF’nın tahıl koridoru anlaşmasına katılımını askıya alması, üçüncüsü de 10 yıllık bir aradan sonra İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz’ın Türkiye’yi ziyaret etmesi. Gelin şimdi bunları hep birlikte irdeleyelim.
İran 1975 yılından beri yapmış olduğu çalışmalar sonucunda nükleer bir ‘eşik devlet’ haline gelmiştir. Ne demektir, ‘nükleer eşik devlet’? Bir ülkenin nükleer silahları hızlı bir şekilde inşa etme teknolojisine sahip olması, ancak bunu henüz gerçekleştirmemiş olması durumudur. Bu durumu en iyi takip eden ülke de İsrail’dir. Adeta bu konuda ABD ‘nin Ortadoğu’da gözü kulağıdır. Tam bir yıl önce 9 Kasım 2021 tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi'nin İsrail parlamentosu Knesset Dış İlişkiler ve Güvenlik Komitesi karşısında yaptığı açıklamasında “Ordu, İran'ın nükleer tesislerine olası bir saldırı için hazırlıklarını artırıyor. İsrail ordusu İran ve askeri nükleer tehditle başa çıkmak için operasyonel planlamalarını ve hazırlıklarını hızlandırmalı” ifadelerini kullanmıştı.(1) İsrail'in eski Genelkurmay Başkanı, İsrail Savunma Bakanlığı görevine geldiği günden bu yana Binyamin "Benny" Gantz, İsrail'in büyük güçler ile İran arasında yeni bir nükleer anlaşmaya varılmasına karşı olmadığını vurgulamakla beraber, İran’ın nükleer silah yaptığı ya da yapmaya çok yakın olduğu yönündeki endişelerini, kaygılarını ve korkularını hemen her vesileyle dile getirmektedir. İran ile eğer bir anlaşma yapılacaksa, bu anlaşmanın bir öncekinden daha iyi bir anlaşma olması gerektiğini, balistik füzelerin geliştirilmesinin kısıtlanması, bölgesel egemenlik projesinin durdurulması ve bölge ülkelerinde silahlı milislerin konuşlandırılmasına, bu milislerin İntihar SİHA (Kamikaze Drone)’ları gibi gelişmiş silahlarla donatılmasına ve bölge ülkelerinde ve dünyadaki terör faaliyetlerine bir son verilmesi gibi konuları içermesi gerektiğini söylemekteydi. Öte yandan yeni bir anlaşmaya doğru ilerlenmesine yardımcı olmayan dik başlı tutumlar sergileyen İran uzun zamandır RF’na döndürmüş olduğu ibresini kalıcı hale getirerek tarafını belli etmiştir. Bir yıl önce Gantz’ın önerisi doğrultusunda İran’a karşı İntihar SİHA’ları kullanılması beklenilirken, Rusya lehine devreye giren İran sadece “İntihar SİHA’ larını da vermekle kalmayıp Ukrayna savaş alanında RF lehine kullanırken, ayrıca Kiev’e göre eğitim desteği için Devrim Muhafızları’nı Herson ve Kırım’a göndermiştir. (2) Bir bakar mısınız dünyanın nerelere evrildiğine. Bunun anlamı ise açıktır. İran Rusya’ya SİHA tedarik ederek, askeri gücünü Ortadoğu’nun ötesine taşımaya çalışmaktadır. Wall Street Journal’da yer alan bir analizde, “Rusya’nın Ukrayna’da İran yapımı SİHA’ların kullanımını arttırması, Tahran askeri gücünü Ortadoğu’nun ötesine taşımaya çalışırken, ABD ve Avrupalı müttefikleri için artan bir tehdit oluşturuyor” denilmektedir. (3) Ukraynalı yetkililer, son haftalarda Rusya’nın başkent Kiev’deki askeri birlikleri, enerji santrallerini ve sivil binaları hedef alan 300’den fazla İran yapımı Şahid-136 (Shahed-136) SİHA fırlattığını ve Ukrayna ordusunun ise, bu SİHA’ların yüzde 70’inden fazlasını düşürüldüğünü bildirmiştir. Ancak son derece ilginç İran SİHA’larına ait fotoğraflarda medyada çıkmış olmasına karşın ne İran ne Rusya, SİHA alışverişini inkâr etmektedirler. İran Dışişleri Bakanı hemen her vesileyle herkes tarafından ayan beyan olan durumu gözlere baka baka inkâr etmektedir. İran resmi medyasına göre, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba ile bir telefon görüşmesi yapan İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan sadece İntihar SİHA’ larını İran’a ait diğer başkaca silahların da Ukrayna’daki savaşta kullanıldığına dair iddiaları bütünüyle reddetmiştir. İşin ucunda yaptırım olduğu için, İran Dışişleri’ne göre satış bütünüyle inkâr edilmektedir. Ancak mesele ayan beyan ortadadır. Yayın yönetmeni doğrudan Dini Lider Hamaney tarafından atanan Kayhan gazetesi 24 Eylül'deki sayısında Rusya’ya yüzlerce İHA ihraç etmenin gururunu açık açık yazmıştır. (2)
Tarafların safları sıklaştırmasındaki ikinci önemli konu Rusya tarafından tahıl koridoru anlaşmasına katılımın süresiz askıya alınması meselesidir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Eylül ayında yaptığı bir değerlendirme ile koridorun işlevsizliğinden çok gönderilen tahıldan fakir ülkelerin yararlanamadığını ileri sürerek sert bir biçimde anlaşmayı eleştirmiştir. Kuşkusuz eleştirilerin odağında kendisine yaptırımlar uygulayan Batı olmuştur. Putin, yapılan sevkiyatın büyük bölümünün Avrupa’ya gittiğini, bu nedenle düşük gelirli ülkelerin anlaşmadan yararlanamadığını söylemiştir. O kadar ki, Vladivostok Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada Putin, 80 gemiden sadece ikisinin düşük gelirli ülkelere gittiğini ve bu nedenle anlaşmanın gelişmekte olan ülkeler için bir “aldatmaca” olduğunu belirtmekten kendini alamamıştı. (4) Aslında bu koridor, tahıl koridorundan çok bir tarım koridoru işlevini de görmüştür. 1 Ağustos-18 Ekim 2022 tarihlerinde Ukrayna'nın Odessa, Chornomorsk ve Yuzhne şehirlerinden toplam 354 gemiyle arpa, buğday, soya, ayçiçeği küspesi, buğday kepeği, bezelye, ayçiçeği çekirdeği, işlenmiş karışık gıda, şeker pancarı, ayçiçek yağı, kanola tohumu, mısır ve soya yağı olmak üzere 13 farklı ürün ve gübre taşınmıştır. Talep o kadar fazla olmuştur ki bir ara Boğaz önünde Marmara Denizinde tahıl taşıyacak şilepler için adeta bir park yerine dönüşmüştür. Yenikapı, Bakırköy ve Zeytinburnu açıkları şileplerle, yük gemileriyle dolmuş, boğazın girişine demir atmışlar, bu şekilde Kanal İstanbul’un önemi bir kez daha kanıtlanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Haziran 2021 tarihinde Kanal İstanbul Sazlıdere Köprüsü Temel Atma Töreni'nde yaptığı konuşmada açıkça belirttiği gibi, Boğaz'dan, 1930'lu yıllarda, yılda ortalama 3 bin gemi geçiş yaparken günümüzde bu rakam 45 bine ulaşmıştır. Yapılan projeksiyonlar 2050 yılında Boğaz'dan geçecek gemi sayısının 78 bini bulacağını göstermektedir. Oysaki hesaplamalara göre İstanbul Boğazı'nın güvenli gemi geçiş kapasitesi 25 bin ile sınırlıdır. Ayrıca, şehir içi yolculuklar için İstanbul Boğazı'nın her iki yakasındaki 54 ayrı iskelede günde 500 bin kişilik insan trafiği söz konusudur. Aynı zamanda Montrö Türk Boğazları Antlaşmasına öngörülemeyecek bir biçimde inşa edilen yeni nesil gemilerin tonajı ve genişlikleri büyük olması nedeniyle geçişleri her zaman risk taşımış ve taşımaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, Boğaz'dan geçen gemilerin uzunlukları 50 metreden 350 metreye kadar da yükselmiştir. Kanal İstanbul aynı zamanda "İstanbul'un Geleceğini Kurtarma Projesi"dir. 15 Kasım 1979 tarihinde Libya’dan yüklediği 95 bin 530 ton ham petrolü Köstence’ye götürmekteyken saat 05.20 sularında Yunan bandıralı bir kosterle çarpışması sonucu bir ay süreyle Haydarpaşa önlerinde yanan Rumen bandıralı “İndependenta” tankeri İstanbullunun hafızasında felaketin diğer adı olarak yer etmiştir. Kazada 51 mürettebat da canlarını yitirmiştir.
Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla, Ukrayna’dan tahıl ürünlerin çıkışına ilişkin anlaşmayı süresiz olarak askıya aldıklarını bildirerek, Rus tarafının koridordan geçen sivil gemilerin güvenliğini artık garanti edemeyeceğini duyurmuştur. Zaten anlaşma süreli bir anlaşma olduğu için 1 Kasım 2022 tarihinde sona erecekti. Rusya’nın anlaşmayı süresiz askıya almasının sebebi yine bu sefer de RF’na karşı kullanılan SİHA etkinliğinden kaynaklanmaktadır. Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Ukrayna tarım ürünlerinin ihracatı için "Karadeniz Girişimi" uygulamasının bir parçası olarak oluşturulan insani koridoru örtü olarak kullanarak Sivastopol'daki deniz üssünde Rus Karadeniz Filosunun gemilerine ve altyapısına insansız hava araçlarıyla büyük hava ve deniz saldırıları düzenlediği kaydedilmiştir. İngiliz uzmanlar tarafından yönetilen Ukrayna silahlı kuvvetlerinin, söz konusu insani koridorun işleyişini sağlayan Rus gemilerine yönelik "terör eylemleri"yle bağlantılı olarak Rusya'nın karar aldığı bildirilen açıklamada, "Rus tarafı, Karadeniz Girişimi'ne katılan sivil kuru yük gemilerinin güvenliğini garanti edememekte ve bugünden itibaren anlaşmanın uygulanmasını süresiz olarak askıya almaktadır" ifadelerini kullanmıştır. Kuzey Akım Projesinin akamete uğratılmasında yapılan dört sabotajın da İngiliz Su Altı Tahrip Timleri (SEAL-UDT)’nin eseri olduğu Rusya’nın halkla ilişkiler çalışmalarının omurgasını oluşturmaktadır.
Üçüncü konu ise on yıl aradan sonra İsrail Savunma Bakanı Gantz’in Türkiye gezisidir. Makul ve ılımlı bir kişilik olan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un uzun yıllar sonra Türkiye-İsrail ilişkileri bakımından anlam yüklü bir uçakla KKTC üzerinden Türkiye’yi ziyaret eden ilk İsrail Cumhurbaşkanı olması ilişkileri tekrardan eski düzeyine gelişinin de olumlu sinyallerini vermiştir. Ayrıca İsrail’de dengeleri gözeten yeni bir hükümetin işbaşına gelmesiyle bu yakınlaşma daha da çok görünür hale gelmiştir. Başbakan Yair Lapid’in en son New York’taki Türkevi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile son derece sıcak ve samimi bir görüşme gerçekleştirmesi iki ülke arasındaki olumlu havanın yansımalarıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan da uzunca bir süredir ABD’deki Yahudi toplumu temsilcileriyle düzenli görüşmeler gerçekleştirmektedir. Bu cümleden olmak üzere ABD’deki son buluşmaya Türk Yahudi Toplumu Eşbaşkanları İshak İbrahimzadeh ve Erol Kohen de katılmıştır.
Son dört yılda beşinci kez seçimlere giden İsrail ile normalleşme önünde iki riskten biri İsrail’deki kutuplaşmanın mimarı ve en uzun süre liderlik koltuğunda oturan Benjamin Netanyahu ve HAMAS’ın Türkiye ile olan ilintileridir. (5) Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da katıldığı görüşmede Gantz'ın Erdoğan'dan Türkiye topraklarındaki HAMAS liderliğinin yasaklanmasını talep etmiştir. Bir diğer üçüncü konu ise İran’ın mevcut duruşuyla ile ilgilidir. Gantz’in ziyareti bu bakımdan son derece önemli olmuştur. İsrail'in en başta gelen istemi Lübnan'daki Hizbullah olmak üzere, İran'ın bölgedeki destekçilerine Suriye üzerinden silah gönderilmemesi konusu Türkiye’nin istemleriyle paralellik arz etmektedir. Savunma sanayinde büyük bir atılım içerisinde olan Türkiye'nin İsrail savunma sektöründen İsrail yapımı silah sistemleri ve teknoloji alımını yeniden başlatmak istediğini, bu arada hava savunma zafiyetini güçlendirmek amacıyla İsrail’in Demir Kubbe ve Işın Kubbesi sistemlerini kendi sistemlerine entegre edilmesi konusunda talepte bulunmuş olabileceği de değerlendirilmektedir.
Rusya’nın bilinçli bir biçimde Ukrayna’da İran yapımı SİHA’ların kullanımını artırması, Tahran’ın askeri gücünü Ortadoğu’nun ötesine taşımaya çalışması tarafların ittifaklaşmaya doğru gitmesinin emareleridir. Safların sıklaştırıldığı günümüz ortamında Ukrayna’daki Rus Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta sistemini başkomutan olarak üzerine alan Putin’in cepheye sürmeye hazırlandığı 250-300 bin asker, emir komuta sisteminde yapmış olduğu değişiklikler, taktik nükleer silah kullanma olasılığının artışı ve kıtalararası balistik füzelerle yapmış olduğu gövde gösterisi oyunun yeniden karılmasıyla doğrudan ilgilidir. AB(D) ve İngiltere’nin Ukrayna’yı NASAMS hava savunma sistemleri, HIMARS roket sistemleri, 105 ve 155’lik obüsler, havadan havaya IRIS-T füzeleri ve tanklarla tahkim etmeye hazırlanması savaşı ister istemez küreselleştirmektedir. Seçim sath-ı mailine giren Türkiye’nin durumu ise gerçekten de balık sırtı bir durumu dikte ettirmektedir. Türkiye bu konjonktürde ve uzun ince bu yolda akilane bir duruş sergileyerek yol alabilir, sevgili okurlar.
Dipnotlar
(1) Nazir Mecelli “İsrail Savunma Bakanı Gantz, ABD’de İran'a yönelik ortak askeri operasyonları görüşüyor”, Şarkul Avsat, 10 Aralık, 2021; https://turkish.aawsat.com/home/article/3351586/i%CC%87srail-savunma-bakan%C4%B1-gantz-abd%E2%80%99de-i%CC%87rana-y%C3%B6nelik-ortak-askeri-operasyonlar%C4%B1/ Erişim Tarihi 30.10.2022/
(2) Fehim Taştekin, “İran’ın Kamikaze İha’ları ve Dünya Düzeninde Serbest Düşüş Senaryoları”, Gazete Duvar, 24 Ekim 2022; Https://Www.Gazeteduvar.Com.Tr/İranin-Kamikaze-İhalari-Ve-Dunya-Duzeninde-Serbest-Dusus-Senaryolari-Makale-1586127/Erişim Tarihi 30.10.2022/
(3) Ellie Yusuf, “İran Rusya’ya SİHA tedarik ederek, askeri gücünü Ortadoğu’nun ötesine taşımaya çalışıyor”, Şarkul Avsat 30 Ekim, 2022; https://turkish.aawsat.com/home/article/3959661/i%CC%87ran-rusya%E2%80%99ya-si%CC%87ha-tedarik-ederek-askeri-g%C3%BCc%C3%BCn%C3%BC-ortado%C4%9Fu%E2%80%99nun-%C3%B6tesine-ta%C5%9F%C4%B1maya/ Erişim Tarihi 30.10.2022/
(4) https://www.bloomberght.com/putin-den-tahil-koridoru-elestirisi-2314185/ Erişim Tarihi 30.10.2022/
(5) Hakan Çelik, “İsrail ile Normalleşme Önünde İki Risk Var”, Posta Gazetesi, 25 Ekim 2022; https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/israil-ile-normallesme-onunde-iki-risk-var-2570816/Erişim Tarihi 25 Ekim 2022/
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com