“Muharrem” hürmet edilen anlamındadır. Bu ay, Hz. Peygamber tarafından Allah’ın ayı diye nitelendirilmiştir. (Müslim) Bu niteleme Muharrem ayının faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işarettir.
Muharrem ayı, Zilhicce ayından sonra gelen kutlu bir aydır. Yılın ilk ayıdır.
Muharrem ayının ilk günü, hicri yılın ilk günüdür. İslam dünyası için dönüm noktası sayılan Hicret hadisesi, Muharrem ayının ilk gününde gerçekleşmiştir.
Savaşmanın kabul edilmediği 4 aydan biridir.
Muharrem ayının 10. günü ise Aşure günüdür.
Kur’ân-ı Kerîm’de muharrem kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir (el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36).
Resûl-i Ekrem haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamıştır (Buhârî)
İbn Abbas’tan, Fecr sûresinde üzerine yemin edilen “fecr”den (89/1) maksadın muharrem ayı olduğu şeklinde bir yorum rivayet edilmiştir. Aynı sûrede yine üzerine yemin edilen on gecenin (89/2) muharrem ayının ilk on gecesi kabul edildiği de belirtilmiştir (Taberî).
Resûlullah bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.” (Müslim)
Muharrem’in onuncu günü Aşure günüdür. Bu gün oruç tutmak da bazı âlimlere göre sünnettir. Zira Resûlullah, Aşure gününde oruç tutmuş ve bunu Müslümanlara tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 69)
Hz. Peygamberin bu günde oruç tutulmasını teşvik eden başka hadisleri de vardır. Bir hadiste, “Aşure günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını zannederim.” (Tirmizî, Savm, 48) buyurmuştur.
Hz. Peygamber Medine’ye gelince, Yahudilerin Aşure gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?” diye sormuştu. “Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde Benî İsrâil’i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Mûsâ o gün oruç tuttu.” dediklerinde Resûlullah da “Ben Mûsâ’ya sizden daha layığım (yakınım).” buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti. (Buhârî)
Hz. Ömer’in halifeliği devrinde 17 (638) yılında Resûl-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinin resmî takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle muharrem hicrî yılın ilk ayı olarak belirlenmiştir.
Arap hükümdarları yeni yılın ilk gününe saygı gösterir ve tebrikleri kabul etmek üzere törenler düzenlerlerdi.
Osmanlılar döneminde de muharrem ayında devlet erkânı, padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahtan “muharremiyye” denilen hediyeleri alırlar, kendileri de maiyetlerindeki kişilere muharremiyye verirlerdi.
Ayrıca şairler tarafından yeni yıla ait manzumeler yazılırdı. Muharrem ayında bilhassa tekke ve camilerde okunan Kerbelâ Vak‘ası’na dair ilâhiler “muharremiyye” olarak adlandırılmıştır. Günümüzde Mısır, Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde bu ayda çeşitli kutlama törenleri düzenlenmektedir.
Hz. Hüseyin ile aile fertlerinin 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Kerbelâ’da şehid edilmesi üzerine muharrem ayı başka bir anlam kazanmış, Şîa için bu tarih Hz. Hüseyin’in intikamını alma ahdinin tazelendiği bir matem günü olmuştur.
Özellikle İran’da 10 Muharrem’de “tâziye” adı verilen törenlerin düzenlenmesi, yas merasimlerinde ağıtların söylenmesi ve maktel-i Hüseyin türü eserlerin okunması gelenek halini almıştır.
Telefon: 0532 268 05 48
E-Mail: info@kilithaber.com